26 Eylül 2018 Çarşamba

Hava Bozdu...

     Sisli ve puslu, ayrıca çok ta soğuk (şuan 12') Ankara dan günaydınlar. Dün Temmuz taklidi yapan Eylül diyorduk, ne oldu anlamadan akşam akşam esip pusmaya başladı buralar. Hemen botlar ve montlara sarılınıp okul-iş için yollara düşüldü hayırlısı bakalım.

-İş yerimin puslu manzarası-

     Akşam kızımın okuluna gittik. Öğrenmeyi Öğrenme Programı dolayısıyla 3 hafta boyunca 20:00-19:00 sularında bitecek okul. Çok faydalı olduğunu bildiğimizden (ön araştırma yapmıştık) gitmesinde karar kıldık ama akşamları çok geç eve dönmesi, hepimizin ayrı bir dağda olmamız ve akşam toplanıp eve gidişimizin zorlukları nedeniyle okul yönetimiyle konuşalım dedik. Yine çok faydalı olduğuna ve bu geç çıkmalara dayanmamız gerektiğine ikna olup eve döndük. Saat 21:00 olmuştu tabi :)
     En merak ettiğimizse kızımın gözünün son durumuydu. Stileks sağolsun, imdadımıza yetişmiş ve şişlik artmamıştı, çok sevindik :)
     Bu aralar okuduğum bazı kitaplar; Fareler ve İnsanlar, Kürk Mantolu Madonna, fotoğrafını bulamadım arşivde ama Bir Kadın, Bir Adam, Bir Ölüm- Livaneli kitabı.


Beklettikçe bekletmiştim bu kitabı, büyük haksızlık etmişim. Etkisindeyim halen.

Bunu da kızım okudu.

Bugün Deeotone yazmış, yayla ve yayla çorbasını...içimde bastırdığım memleket ve yayalalarım kabarıp ziyarete geldiler duyunca. Ben şu aşağıdaki manzaralarda olmak istiyorum yine, çok özledim oraları.


Ah benim yaylam...gördüğünüz çitler anneannemin yayla evinin çitleri, onları dahi sevesim geldi...

Kızımla yaptığımız Zebra kekimide koymadan gitmeyeyim :)


25 Eylül 2018 Salı

Sivrisinek Alerjisi

     Sabahın köründe kulağıma gelen sivrisinek vızıltısıyla uyandırıldım. Sesi öyle gürdüki, acaba dedim bir an, karasinek mi bu? Sanırım epey besili bir sivriymiş. Kalkıp odanın camını hemen açtım, kızımı kontrol ettim ve yorgana sarılıp tekrar uykuya geçtim. Ama nafile, yine aynı ses vızzzzz. Bir süre sonra ses kayboldu, yada ben dalıp gittim bilmiyorum.
      Saat 7 yi çaldığında kızımı uyandırdım yüzünü yıkayıp hazırlansın diye. Banyoda bir çığlık...başına üşüştük hemen. Körolasıca sinek gidip yaprumun sağ göz kapağını ısırmamış mı? Biraz da şişmiş. Bunun ne demek olduğunu ailece biliyoruz. Biraz geç kalmışsak, ilerleyen dakikalarda o göz kapanacak demektir :(( Yandık ki ne yandık. Ergenliğin ayak seslerinin evimize kadar geldiği şu günlerde, dış görünüşüyle fazlasıyla ilgilenen kızım için bu yıkım oldu tabi.
     Ya şişerse? Anne birşeyler söyle? Ne olacak şimdi? Ben böyle okula gitmem...ağlayıp sızlamalar. Tabi ilk yardım olarak hemen yaz aylarında mutlaka evimizde bulundurduğumuz Stileks Jeli sürdük. İçimden bol bol dua ettim aman şişme ne olur diye. Kaç gün kapalı kalır o göz yoksa :((
     Servisten kendini çekip foto atıyordu sabah durmadan. Şimdi nasıl? Şişmiş mi? :)) Dua et ne olur vs.
     Akşama kadar bakalım ne olacak. Okulda revire gidecekmiş. Sanki yapılacak başka şey var da biz yapmadık.


     Kendi kendime nazar ettim kızıma 'artık şişmiyor sinek ısırığı, alerjisi geçti diye.' Meğer saklanmış bekliyormuş köşede.

20 Eylül 2018 Perşembe

5.Sınıf

     Okullar açıldı ama ben ancak yazabiliyorum. Pazartesi kızımla ortaokula başlama şerefine beraber nail olalım diye gittik. Gerçekten çok heyecanlıydı. Sabah gözlerini şıp diye açıp heyecanla saç baş işine girişti. Çok güzel olmalıymış :)

temsili bizim kız
      Bizim ev ile okul arası, en uzun mesafeye giriyormuş, servis müdürünün söylediğine göre. Evet epey uzak okul. Bizde ilk gün kendimiz götürelim bir bakalım dedik. Olacak gibi değil, verdik servise rahat ettik derkeeen....ilk akşam 4,15 te okuldan çıkan kızım akşam 8 de evde olmasın mı? Neyse sonradan öğrendik ki; nerdeyse Türkiye deki servislerde böyle sapmalar çok olurmuş ilk günlerde. Neyse bizim kız yorgun bitkin bir halde eve düştü, zaten sabahın köründe yol mesafesini tahmin edemediğimizden çok erken uyanmıştı. Dili dönmüyordu resmen erkenden uyuyuverdi. Ertesi gün daha kabul edilir bir saatte, dünde daha normal bir saatte iş yerime geldi. Mutlu son :)

alıntı
      Üç gündür...Maşallah diyeyim...ağzı kulaklarında geliyor, işten eve gittiğimiz tüm yol boyunca, o günkü ders konusunu bize anlatıyor (öğretmen ne anlattıysa), bir taraftan kulaklarımızdan kuruyoruz evet evet demekten, diğer yandan koltuklarımız kabarıyor 'ne güzel anlamış' diyerekten :)) Ohh diyoruz bu işi de kotardık.
     Akşam eve geldiğinde bize o gün müzik derslerinin olduğunu, kendisinin piyano çaldığını öğretmenine söylediğini anlattı. Nasıl mutlu. Tabi ben şok. Müzik okulunu bıraktığından buyana hiç istemiyordu piyano çalmayı. Hatta geçen kış mahallemizdeki kursa yazdırmıştım zorla (2 yıllık müzik eğitimi bilgisi boşa gitmesin diye). Her hafta bahaneler bulup kaytarmaya çalışınca, bıraktık en sonunda. Ayrıca bu yıl başladığı okulda piyano dersi olduğunu bilmem içimi rahatlatmış, fazla da darlamamıştım yavrumu...Akşam baktım ödevleri bitince oturdu piyanonun başına, kendince döktürüyor. Tabi o kadar ara verilince nankör bu nota kısmısı...unutmuş çoğunu. Çözdüğü kadar hazırlandı. Bugün öğretmenine ne çalabildiğini gösterecekmiş. Dua ve şans istedi benden bol bol :)
     Bu arada başımıza bir de İspanyolca çıktı. Öyle dediğime bakmayın aslında seviyorum hem konuşmasını hem dinlemesini, hatta şarkılarını da :) Başladık sayılardan, alfabeden tekrara...hayırlısı.
Mesela ...despacito :))) her çıktığında bağırarak katıldığımız, diğer kısımlarında biliyor ama söylemiyoruz havasında oynak el kol hareketleri yaptığımız şarkı :)))

11 Eylül 2018 Salı

Elmalı Turta

     Kış hazırlıkları yapmaya başladığım şu günlerde, havanın yavaş yavaş hatta bazen birden soğumasına bozuluyorum doğrusu. Bir müsade et dimi? Yeni geldik sayılır tatilden. İşe alışalım, eve... herşeyden önce yaşadığımız şehire alışalım. Yok hemen boz, hemen balkonda oturmayı bıraktır, buz gibi es sabahları ve akşamları :(
     Akşam şöyle birşeyler içelim, azıcık neşemiz gelsin dedik ama baktık balkon buz, esiyor resmen. Balkon demirlerine el değmiyor soğuktan. Oturma odasına konuçlandık ailece. Çilingir soframızı kurup bir de film açtık  hepimize hitap edeceklerden. Kendimizce akşamımızı şen ettik dostlar. Hava kötü olsa da bizim havamız iyi olsundu :)
     Kış hazırlığı diye açmıştım konuyu nerelere geldik. Baya bir menemenlik, domates çorbalığı(nasıl deniyorsa artık), sosluk, hatta mezelik birşeyler yaptım kavanozlarda. Diffirize de attım birşeyler. Özellikle dolmalık biber attım, çok severim kendisini, kışın çıtır çıtır tazecik çıkarıp yeriz dedim, taze fasülye, biber ve olmazsa olmazımız komposto için erik, çilek, vişne vs. de var. Aklıma gelenler bunlar. Ne bulduysam tıkıyorum dolaba. Çok seviyorum ben bu işleri. Aslında Ege de yaşayacaksın ki, şöyle taze taze ne varsa alıp köylü pazarından, tıkacaksın dolaba. Kışında yiyeceksin maaile.


                                               Azıcık güneşi bulunca kahvem ve sodam :)

     İlk açılışı yaptık aile olarak Palamut ta. 8 ila 10 lira arasındaydı bizim semtte. İstanbul dan bir akrabam burda 15-20tl. dedi fiyatını. Hayırlı uğurlu olsun balık sezonu :)

     Geçtiğimiz hafta sonunu anne&kız günü ilan ettik. Babayı işe yolladık cebren ve hile ile :)) Tabi baba olmayınca bizim gidebileceğimiz yer ancak AVM. oluyor, araba olmayınca açılamıyoruz fazla. Önce süslendik bir güzel. Planlarımız arasında sinemaya gitmekte vardı. İnanılmaz Aile yi izledik beraber. Sonra gelsin oyun alanları, mağazalar...Alışveriş değil ama bolca eğlenmek için. Tabi ufak birşeyler de aldık. Akşama pertimiz çıkmıştı gezmekten :))


     AVM. den aldığımız turta tavası ile ilgili planımızı, eve gelir gelmez devreye soktuk. Birlikte elmalı turta yaptık. Pişip soğuması sanırım dokuzu, onu bulmuştu :)) Biz pes etmeyip bekledik, yatmadan sizin yerinize de yedik.



5 Eylül 2018 Çarşamba

Tatil ve Sonrası

     Biz döndük, anılarla, aklımızda dinginlik, eğlence ve bol dinlenmeyle...
     Benim gerçekten emeklim gelmişte geçiyor bile. Çok zor oldu geri dönüş benim için. Vücudum ve beynim isyan ede ede geldim resmen. Ben de şu meşhur yaşa takılanlardanım. 1999 da çıkan inanılmaz kanun nedeniyle var olan hakkım elimden alındı. Bu ayrı bir post konusu tabi.
     Şimdi ne mi yapıyorum? Yokluğumda biriken işleri hallettim 10 gündür, yenileri geldi bile. Yazmaya fırsatım olmadı bu nedenle. Blog arkadaşlarımın yazılarını okudum bir bir. Özlemişim blog alemimi.

                       (Kızımın yeni okuluna kendi gözünden bakışı :) Severek anlatıyor, resmediyor okulunu, daim olsun                                         inşallah)
     Artık okullar açılacak, herkes yuvaya dönecek. Şimdiden trafikte belli olmaya başladı tatilden dönenlerin çokluğu. Sabahları 10 dak. farketti. Okullar açılınca 1 saate çıkıyor bu fark. Hadi hayırlısı. Kızımın okul işlerini hallediyoruz bir taraftan. Ankara ya alışmaya çalışmakta cabası :((
     Ankara ya alışmak deyince aklıma geldi; hiç alışamadım tamı tamına 42 yıldır buraya, sevemedim elimde değil. Tatilden geleli ne kadar oldu ki, biz başladık şöyle deniz kenarı, arkası ormana bakan müstakil ev ilanlarına :))) Tabi bir 8 yıl daha çok uzak bu hayal bize ama işte yine de insan gönlü bu çekiyor...
     Tatilden birkaç fotoğraf ekleyeyim de gözümüz gönlümüz açılsın, çokça da iç geçirelim hepberaber :)) Dedim ama gördüm ki yine hep bizli fotolar var, azıcıkta dağı taşı denizi çek dimi...yok çekmemişim :(
 



Alttaki de döndüğünde balkonla avunmaya çalışan zavallı biz :))


     Alttaki 2 kitap su gibi okunanlardandı. Çok sevdim. Sadece Bir İdam Mahkumunun Son Günü bittiğinde...bitti mi diye son sayfalara bakakaldım. Sanki sonu bağlanmamış, sayfalar eksik hissi yarattı.


Ben ısınamadım böyle kitaplara. Listeye eklerken roman olduğunu düşünerek almıştım ama ilk sayfadan sonrasını okuyamadım. Sen Gittinya Ben Çok Güzelleştim... Okuyamadım malesef, belkide bu 2 yada 3 kez başıma geliyor. Kısa kısa duygu, düşünce yazısı yazarın. 


Ruh halimden kaynaklı vücudumun isyanı nedeniyle birgün yattım evde, heryerim kırılıyordu sanki, hiç halim yoktu. İşte o sabah kızım bana balkonda kahvaltı hazırlamıştı...nasıl sevdim nasıl güzel bir duyguydu benim için. Minik kızım kendisi düşünüp yapmış Maşallah yavrum benim. Kız gibisi var mı diyecektim ama oğlan anaları kızmasınlar diye vazgeçtim :)))


     Geçen hafta sonu 2 yıldır merak ettiğim ama fırsat bulupta gidemediğim Altınköy Açık Hava Müzesine gittik. Bulunduğu semt itibariyle bu gezimizin de daha önce gidip pişman olduğumuz Harikalar Diyarı gezimiz gibi olacağını düşünmüştüm ama çok şaşırdım, öyle olmadı. Hatta çokta sevdik, memnun kaldık Altınköy'den :)


      Altınköy'de kendimizi çekmekten çok fazla etrafı çekmemişim ama isteyenler internetten taratıp fazlasıyla bilgi edinebilirler nasıl bir yer olduğuna dair. Hayvanlar için geniş bir alan ayırmışlar, tam bir köy ortamı yaratmışlar. Çalışanların üzerinde şalvarları ve cemberleri var. Güleryüzlüler ve ortam çok güzel. Girişte cüzi bir rakam ödüyorsunuz, ücretsiz otoparkı da var. Bol bol yürüyüş yapacağınız yeşil bir alan, ayrıca köyün ortasından geçen bir dere yapmışlar. Değirmenler, köy meydanı vs. Yemek yiyip birşeyler içeceğiniz mekanlar da var. Bir hafta sonu için kahvaltıya gelmeye karar verdik. Tamamen doğal ürünlerden oluşan doğal bir masa kuruluyor. Garsonumuzun söylediğine göre birtek zeytin dışardan alınıyormuş, diğerleri oradaki tarla ürünlerindenmiş.


Şu son resim varya neler neler getirdi aklıma :))) Rahmetli dedemin bakkalı varmış eskiden. Ben küçükken kapanmıştı ama içindeki birçok malzeme duruyordu hala. Ara ara gizlice girip birşeyler alırdık içinden kuzenlerle :)) İşte bizim bakkalda da dedem, köyün ihtiyacı olan herbirşeyi yapar satarmış. İğne vururmuş, diş çekermiş, traş edermiş köyün erkeklerini...daha neler neler...burayı görünce gülümsetti beni tabela :)