24 Nisan 2018 Salı

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun

     Hafta sonu için şehir dışına çıkmayı planlıyorduk (3 günlük tatili kayırmayalım diye) ama kızım okul gösterisinde aldığı görevi nedeniyle gitmek istemedi. Sonuçta toplu bir gösteriydi, bir biz olmasak gösteri iptal olmazdı diye düşünmüştük. Ancak iyiki orda olmuşuz, anaokulu çocuklarından başlayan gösteri, kızımın sınıfı yani 4. sınıflarla son buldu. Herbiri nasıl güzel hazırlanmışlar, nasıl heyecanlıydılar. Yüzlerini seyretmekten gösterilerini izleyemedim doğru düzgün :))) O şirin ve heyecanlı suratlar...neler anlatıyordu bakmayı bilene :)
     Bizim sınıf modern dans gösterisi yaptılar, kırmızılı siyahlı tütülü kostümler içinde uğur böceği gibi zıplayıp durdular ve aylardır çalıştıkları figürleri şahane bir gösteri ile sundular :) Kısacası onlar mutlu= biz mutlu. Tüm çocuklarımıza bu güzel günü armağan eden Mustafa Kemal ATATÜRK' ü saygıyla andık birkez daha :) Nice 23 Nisan'lara...


Bizim ki tutturdu Çocuk Bayramı hediyesi diye. İkna etmek için ne kadar çabalasam da olmadı...kıramadım sonunda aldık istediği oyuncağı. Neymiş efendim 'Anneler, babalar gününde hediye alınıyormuş ta neden çocuk gününde alınmıyormuş, haksızlıkmış vs.' :)))
Bu arada ne güzel geldi 3 gün tatil...tadına doyamadım resmen ve bekliyorum bakalım önümüzdeki İşçi Bayramı salıya geliyor, Pazartesi ni de tatil yapsınlar diye...yakışır şöyle bir dört gün dimi :))
Geçen hafta aldığım Üç Kız Kardeş-İclal AYDIN'ın kitabını 3 günde okuyup bitirdim. İlk sayfalarda kendi yazılarıma benzettim anlatım şeklini,'bu ne yaaa ben gibi olduğu gibi yazmış, his yok bişey yok' deyiverdim, sonra bir sardı... son 15 sayfayı 3.güne bıraktım, sırf bitmesin diye :))) Benimde 2 ablam var ve çok çalkantılı, inişli çıkışlı bir hayatımız oldu geçmişte. Çokça benzer buldum bu hikayeyle bizim hayatımızı.

Ondan önce  Toprak Ana'yı okumuştum iş yerinde, Oda bir çırpıda birmişti ve yine beğenerek okumuştum. Aslında Cengiz Aytmatov'un bir sürü kitabını okumuştum 20 li yaşlarda ama bunu gözden kaçırmışım demek.

(Alıntı fotoğraf)

16 Nisan 2018 Pazartesi

Özgürlük=Hafta Sonu

     Aylık günümüz vardı iş arkadaşlarımla. Hepsininde kızları var, yaşları birbirlerine yakın. Haliyle çocuklarda eğleniyor bizim gibi :) Günümüzü kahvaltı şeklinde yapıyoruz ama mekan sıkıntısı çekmiyor değiliz. Herkesin arabası olmayınca zor oluyor şöyle değişik mekanlara gidilemiyor. Bu haftaki hoşuma gitti, açık hava ve daha sessiz bir mekandı. Konuştuğumuzu anlayabilince sohbette keyifli hale geldi. Mekan Baattin Cafe. Akşam üzeri aynı kafeye oturunca farkettim burası gençlerin mekanıymış :)))


     Ardından biraz alışveriş yapalım dedik arkadaşlarla, kızları oyun alanına bırakıp kaçtık. Uzun zaman sonra kendime de birşey aldım. Çünkü ne zaman avm ye gitsek sadece kızıma alışveriş yapıp çıkmış oluyoruz.
     Akşam saatleri için aynı avm de kızımın Bilkent'ten eski arkadaşı ve annesi ile buluşma ayarlamıştık. Onlar gelene kadar kızım 9 doğurdu resmen ne zaman gelecekler diye :)) Kavuşma ve ayrılma anları hiç abartısız Türk Filmi sahnelerinden çalıntıydı. Arkadaşının annesi sinirlenmeye başlamıştı ama ben resmen güldüm hallerine. Çok seviyorlar birbirlerini, inşallah hiç ayrılmazlar, öyle tatlılardı ki...
      Ertesi gün akşam üstüne kadar temizlik ve yemek pişirmekle geçti. Hava kararmadan mahallede biraz turladık kızımla, çok iyi geldi, çiçek böcek kovaladık, özgürlüğün son saatleri diye zaman geçsin istemedik...

 

10 Nisan 2018 Salı

Sıla

     Biz döndük, çok üzgünüm...anacığımı babacığımı bıraktım gözü yaşlı...Allah başka ayrılıklar vermesin diyerek teselli ediyorum kendimi 💗
     Biraz önce çektiğim fotoğrafları yükledim bilgisayara, tek tek baktım herbirine, videoları izledim yeni baştan. İçim cız etti, şimdiden çok özledim hem onları, hem memleketimi. Eşimle, ne işimiz var Ankara da diye diye geldik bütün yolu. Sevmiyoruz ama emekliliği bekleyeceğiz mecburen. Sizlerde görün istiyorum o güzellikleri...

                                     Orada yediğim dutların lezzetini hiçbiryerde almadım.
     Giderken kızımın kuzenini de aldık götürdük. Küçücük çocuk bile hayran kaldı köyümüze. Toprakla otla böcekle bütünleşti bütün gün. Biz annemle tarla yapıp gübrelerken, onlarda huzurla yola yatıverdiler karşı evleri izleyerek :)
                                                      Tepelere tırmanıp çiçek topladılar.

                                             Anacığımı lahana çiçeklerinin içinde çektim :)

                                                        Ayasofya yı gezdik hep beraber.

          Atatürk'ün Köşkünü ziyaret ettik. Türk halkına tüm mal varlığını armağan ettiği Vasiyet Odasına baktık dakikalarca. Nasıl duygu ve düşüncelerle yazmış diye geçirdim içimden. Böyle bir lider daha gelmedi dünyaya...
     Oradan da 1856 dan buyana hizmet veren meşhur  tarihi Kalkanoğlu Pilavcısına götürdü bizi babam. Trabzon'a giderseniz uğramadan dönmeyin, gerçekten çok lezzetliymiş, ününü hakediyor :)
   
     Bunca yıldır giderim memeleketime ama bir türlü kısmet olmamıştı Hamsiköy'e gitmek. Hadi dedik bu sefer bizde tadına bakalım meşhur sütlacının. Ay Nisan olunca buralarda henüz karın kalkmadığını, buz gibi soğuğun iliklerimize işlediğini de deneyimlemiş olduk. Annem bol bol ısırgan otu topladı, ellerine batan iğnelerin acısı 2 gün sürdü :))) Sütlaça gelince, beklediğimiz gibi inanılmaz değildi, bildiğiniz sütlaç işte ama tabi çimlerin arasında gezinen ineklerden sağılan taze sütten yapılmış olması bizi cezbeden tarafıydı.
     Hem annemin köyüne, hem babamın köyüne gittik ayrı günlerde. Tarla kazıp fasülye, bezelye, kabak ektik annemle. Piknik yaptık fındık bahçelerinde :) Hatta sahilde bile piknik yaptık, sanki herşeyi yapıp depolanıyormuş gibi yaşadıklarımız. İnsan şehire işe strese döndüğünde yine aynı özlemle yanıp tutuşuyor, sanki hiç gitmemişiz gibi...
     Annem çocuklar sevinsin diye ateş yaktı bahçede, çalı çırpı topladık bir sürü attık üzerine. Çimlere uzanıp çıtırtısını dinledik hepberaber. Babam kiraz fidesi dikti, inşallah büyüyüp dalından yemek nasip olur hepimize.




     Boynumuz bükük veda ettim sevdiklerimize ve memleketime. Bir daha gelicez biz dedik...


         

2 Nisan 2018 Pazartesi

1 Nisan

     Bu yaşlar ne güzeldir, değerini bilmek gerek...En olgun, en bilincinde yaşlar...En son 41 kere maşallah dediğimi hatırlıyorum kendime :)) Ne çabuk 45 oldum bilemedim. Oysa sindire sindire yaşamak istiyorum bu yılları. Zaman...zalim zaman çok hızlı akıp gidiyorsun elimden.


     Sevdiklerimle olmak hep 1. dileğim oldu, Allah bana ve sevdiklerime sağlık, mutluluk versin, yokluklarını aratmasın inşallah :)