14 Kasım 2019 Perşembe

Kızım 12 Yaşında & Yedigöller & Fi, Çi Kitap Azra Kohen

     28 Ekim kızımın doğum günüydü. Aylar öncesinden bana ne hediye alacaksınız nidaları dolanıyordu evde. Resmen başımızın eti yeniyordu; bugün 59 gün kaldı, bugün 58...böyle böyle geldik son güne :)) Acaba erkek çocukları da böyle mi bu yaşlarda?


     29 Ekim tatilini de düşünerek 4 günlük bir plan yapmayı düşünsekte, tamamen farklı bir şey yaptık. Hayatımızda ilk defa tur şirketlerinden biriyle günübirlik tura katıldık. Çok kez yakınından geçsek de bir türlü kısmet olmayan Yedigöller'e gittik. Sabahın kör ışığında otobüse binip uyku sersemi vardık doğanın içine. Bol bol yürüyüş yapmak ve güzelim doğayı seyre dalmak dışında bize farklı gelen bir tarafı yoktu Yedigöller'in. Öyle diyorum çünkü, yılda iki defa gittiğimiz K.Deniz'de bu görüntüye fazlasıyla alışığız. Biraz yorgunluk, uykusuzluk olsa da, gezi hanemize yeni bir yer daha eklediğimiz için memnun ayrıldık. Tabi bol bol fotoğraf çektirdik. Bir ara ağaçların altında uzandık, nerdeyse uyuyorduk üçümüz :))
     Hafta sonu gittiğimizden aşırı kalabalıktı ve her yer kampçılarla doluydu. Gençler toplanmışlar, çadırlarını kurup göl kenarında keyifleniyorlardı. Kimi gitarını getirmiş, çalıp söylüyor, kimi şarabını, birasını almış göle karşı şakalaşıyor, kimi kahvesini yapmış kitabını okuyordu. Genç olmak varmış dedim içimden :)) Hava da o tarih için epey soğuktu. Allah tan biz hazırlıklı gitmiştik. Öncesinde bol bol yorum ve forum okumuştum. Sırt çantalarımızda yedek yiyecek bile vardı. Durup kuruyemiş vs. yedik :)







     Tur otobüslerinin çok kaynak olduğunu, şarkılı türkülü eğlenceli bir yolculuk yapıldığını duymuştum. Ben de iki şarkı söyleriz alkış kıyamet gideriz demiştim ama bizimki öyle olmadı. Tabi bu tur şoförü yada rehberin suçu değildi. Arka tarafta oturanlardan bazıları müziğin kapatılmasını istediler. Şoför sesi azda açsa hep uyarı geldi arkadan. Böyle olunca da kös kös gidip geldik. Biz araştırmalarımız sonucu Gezgin Tur u tercih ettik, çok ta memnun kaldık. Sorunsuz bizi götürüp getirdiler sağolsunlar. Tek sorun koltukların çok küçük, ve ayak mesafelerinin dar olmasındaydı. Eşim epey daraldı 3 saat git, 3 saat gel. Bir ara baktım yanındakiyle yer değiştirmiş bacaklarını tamamen araya uzatmıştı :)) Gitmeden seviniyordu, ilk defa araba kullanmadan sırtımı yaslayıp, rahat rahat etrafı seyrederim diye :))





     Yedigöller için tavsiyem, hafta sonu gidiyorsanız kesinlikle tur şirketlerini tercih edin. Özel arabayla giriyorsanız da Milli Parka ın dışına parkedip öyle girin derim. Yoksa tüm geceyi parktan çıkmak için orada geçirirsiniz. Çok çok kalabalık ve sorumsuz sürücüler sağolsun buldukları kuralsız yerlere parkedip çıkmışlar. Siz debelenip durursunuz oradan çıkmak için. Çadır kurmayacaksanız kesinlikle günübirlikçi olun. Gezmek için bu kadarı yeterli.











     Ertesi gün öğleye kadar uyuduk diyebilirim, epey yormuş yol bizi. Akşamına da tamamen sürpriz şekilde kızımın doğum gününü kutladık maaile. Annem biraz rahatsızdı, biz de ziyarete gidince diğer kardeşlerim anlaşıp sürpriz yapmışlar kızıma. Pastası, hediyesi vs. Güzel bir akşam geçirdik hep beraber :) 12 oldu dile kolay. Çalışan annelerin çocukları hep ortalarda büyüyorlar. Kendi başlarının çaresine bakmayı öğreniyorlar. Benim kızımın en büyük isteği genellikle, okuldaki gösterilerine anne baba olarak beraber katılmamız oluyor. Bu pek mümkün olamıyor tabi çalışınca. Genellikle eşim gidiyor bu tür organizasyonlara. Kızım diğer arkadaşlarının ailesini görünce hep üzülüyor. Az kaldı diyorum emekliye ama o zaman da kızım ergenliğini geçirmiş, o yılları bitmiş olacak ama sağlık olsun.
Hoşçakalın :)

      Son zamanlarda 2 kitap bitirdim. Fi ve Çi - Azra Kohen. Çok sürükleyiciydi. 'Çatlama cesareti gösteren tohumlar adına' cümlesi...karakterler, yaşama şekilleri, cinsellik, zararlı madde kullanımı çok ayrıntılı anlatılmış. Farklı insanlarla farklı bir hayat yaşamış gibiyim. Tabi kitabın 18+ olması gerektiğini de söylemeliyim. Serinin son kitabı Pi yi henüz almadım, meraktayım. Sırada Deep'in zorluklarla elde ettiğim kitabı Derin Mavi var :)


     Fi kitabının alınış hikayesi benim için çok özel :) Geçen ay Ankara Congresium'da Kitap Fuarı açılmıştı her yıl olduğu gibi. Kızımın okulu fuara katılım organizasyonu düzenlemişler. 25 Ekim'de okulu ile katıldı. Biz de yanına bir miktar para verdik istediği kitabı alabilsin diye. Benim Fi, Çi ve Pi 'yi almak istediğimi biliyordu. Everest yayınının olduğu stanta gitmiş bir arkadaşıyla ve görevliden Fi'nin fiyatının 32Tl. olduğunu öğrenmiş. biraz fuarda dolaştıktan sonra parasını verip kitabı almış. Almış almasına da diğer görevli bey kitabın 39Tl. olduğunu söylemiş. Neyse demiş kızım, 1Tl'lik para üstünü istemiş. Görevli vermemiş ve arkasını dönmüş. Bizimki de öyle hakkını arayıp ses çıkaran cinsten olmayınca boynunu büküp ayrılmış stanttan... Öncelikle Fi kitabı kızımın beni düşünerek aldığı ilk kitap ve beni çok sevindirdi. Anlamı büyük, hep saklayacağım bir kitap olacak. Ancak görevlinin tutumuna ve kızıma yaşattığı önemsizlik hissine çok üzüldüm. Everest Yayınları'na mail attım.  Bir şey çıkmadı tabi. Ayrıca benim bildiğim Kitap Fuar'larında kitaplar daha uygun fiyatlarda satılırlar. Kısa bir araştırma yaptım internette ve kitabın pek çok sitede çok daha uygun fiyatlı olduğunu gördüm. Yazıklar olsun Everest Yayınları kızımı üzüp, para üstünü dahi vermedikleri için, fuarda kitabı pahalıya sattıkları için!!
 



7 Kasım 2019 Perşembe

Çocukluk İşte-1

     Bu aralar bir çok blog arkadaşımın dahil olduğu '10 yaşındaki haline ne söylemek istersin?' mimini çok beğenerek okuyorum. Herkes çocukluğundan birer parça anlatmış. Ben mime katılmadım ama okudukça kendi anılarım depreşti diyelim :)

Alıntı-Temsili bizim somye
     Evin küçük kızıydım ve benden büyük 2 abla, bir de küçük erkek kardeş sahibiydim. En büyük ablam evin işlerinde anneme katılan tek kızdı o zamanlar. Haliyle derleyip topladığı yerlerin bozulmasına çok kızıyordu. Benimde minik yaramazlıklarım olurdu elbet ama hiç birini bile isteye yapmazdım. Çocukluk işte. O zamanlar herkesin salonunda bulunan somyeler vardı. Üzerlerine çiçekli örtüler diktirilir, arkasına renkli yastıklar sıralanırdı. Hemende bozulurlardı, kayardı örtüler. Hele misafir gelecekse üzerine oturtulmazdık biz küçükler, kaydırırız örtüleri diye. Ben bayılırdım üzerine yatmaya. Ablam elindeki terlikle arkada ben önde evin içinde koştururduk. Ben 'anneeee ablam beni dövüyoooor' diye bağarınca dururdu ablam peşimden koşmaktan. Ben o somyenin altında ne evcilikler kurdum, çok çok severdim kapalı küçük köşelerde kendi dünyamı yaratmayı. Bunların altına çamaşır sepetleri koyardı annem. Herkesin gardolabı bu sepetlerdi ve hepimizin kendi sepet rengi farklıydı. Eğer annem sepeti dağanık görürse önümüze döker katlatırdı bize :)) Yamuk yumuk katlardık işte.
     Çocukluğumun geçtiği bu evdeki büyük terasta ne çok anılarım oldu anlatamam. Lise 1 e kadar bu evde oturduk. Başka bir muhite taşınırken evimizle vedalaşmam çok uzun olmuştu. Tek tek odalarla vedalaştım, duvarlarını bile öptüm, ağladım. Komşularımız, çocukluk arkadaşlarım hep bu apartmanda mahalledeydi. Ben ilkokulu bitirdiğimde pek çok yaşıtım ortaokula kayıt yaptılmamışlardı. Onlar örgü, dikiş nakış yaparken, heyecanla benim okul maceralarımı dinlemek için toplanırlardı bizim evde. Gerçi ben okulda çok sessiz bir öğrenci olduğumdan pek maceram yoktu ama yine de onlar merak ederlerdi ortaokulu. Konu evimize vedaydı ya; terasımızın duvarına benden bir iz kalsın diye birşeyler yazmıştım. Hani ben burada oturdum, iyi bakın evimize vs. diye :)) Sıradan bir apartmandı ama benim gönlümde çocukluğum, gençliğe ilk adım attığım yıllarımdı ve çok özeldi.
     Her yaz ya memleketimize ya diğer denize kıyısı olan illerdeki akrabalarımıza giderdik te denizden çıkmazdık sabahtan akşama. Okulların tatil oluşundan belki 1 hafta sonra Ankara yı terk ederdik. İşte o 1 haftada bile ben deniz diye tutuşur, Ankara daki evimizin kocaman terasına çok büyük çamaşır leğenlerinin içini suyla doldurur, güneş gören yerine çeker, bacaklarımı sıvayıp, kollarımı katlayıp havuz yaratır, kendimi ıslayıp güneşlenirdim :))

Alıntı-Temsili ben :))

      Ablamın en utandığı şeydi bu yaptığım. Başrış çığrış anneme koşar, beni içeri almasını söylerdi :)) O zamanlar nesi var ki derdim, ne güzel güneşleniyorum havuzumun yanında :)) Yeni genç kız olan ablamın, etraftaki hayranlarından utandığını anlamazdım.

     Birgün daha uzun anlatmak isterim evimizi, çocukluğumu, sevgiyle kalın :)