21 Nisan 2011 Perşembe

Eskişehir

     Geçtiğimiz hafta ablamın kv-kp Umre den döndüler, ailece annemlerle birlikte hafta sonu ziyaretlerine gitme kararı aldık :) Cumartesi sabahı kahvaltıdan sonra düştük Eskişehir yoluna. Malum eşimde bende uzun yol yapmayı seviyoruz arabayla.

     kuzu arkada biraz bizle oynadıktan sonra uykuya geçti, bomboş yollar ve muhabbetle Eskişehir e yaklaşırken bir benzin istasyonu görünce sigara molası verelim dedik. Bahçesinde köpecikler vardı, kuzum çok eğlendi, hatta arabaya girmemek için baya direndi, bende babamdan gizli kaçak sigaramı tellendirdim.
     Bizi kapıda karşıladılar sağolsunlar. kuzumun halası olmadığından ablamın görümcesine 'halacığım' dedi miniğim ve çok sevdi. Nasıl sevgi dolu bir insan Vildan abla anlatamam. Bizde kuzuy la oynarız ama onunki bir başka :) Tam bir çocuk oluyor oynarken, miniğim deli oldu ona resmen, tabi bende çok memnun oldum.
     Yemek ve çay sonrası (burayı kısa kesmem mümkün değil; süper bir sofra kurmuş Hafize Teyzem, ellerine sağlık) sevgili arkadaşım (Nurturia dan) Çiğdem eşiyle ve güzel kızı Zeynep le bizi almaya geldiler yakınlara. Vildan ablayıda alıp buluştuk hepberaber :) Güzel bir pastaneydi sanırım, ismine dahi bakmadım.
     Bizi çok güzel ağırladılar sağolsunlar, çok güzel sohbet ettik sanki daha önce onlarca görüşmüşüz gibi, hemde hiç yabancılık çekmeden. Çiğdem cim ve eşi konuşkan ve çok canayakınlar :) Yalnıııız...kuzum bir çemkirmeye başladı Zeynep e görülmeye değerdi....beniiim...beniiim çığlıkları etrafı sardı resmen...

     kuzumun boyu Zeynepe e yetse, kesin yıkacak sandım Zeynep i ama bizimki temkinli...uzaktan çemkiriyor :))) Birara sakinliyorlar, sonra tekrar bağarıyorlardı :))) Gülmekten başka bir çözüm bulamadım açıkcası :))) aramadımda :)))
     Yüzyüze yeni tanıdığım ancak çokta sevdiğim arkadaşımla veda ettik, Ankara ya beklediğimizi belirterek :)
Doğru eve döndük, biraz sohbet kuzunun yemek saati derken akşam üstü çıktık evden onlarlada vedalaşarak.
     Şehri gezelim gitmeden dedik ama yağmur peşimizi bırakmadı doğrusu, 'Çiğ börek' yenilmeden Eskişehir den gidemezdik, daldık ünlü 'Papağan a', börek türleri pek bana göre değil, damağıma hitap etmiyor ama denedim yinede :) Ordan Porsuk Çayının etrafını gezdik, biraz alışveriş yaptık.
     Oranın ünlü bir helvacısı varmış, ablamda görmüştüm çok lezzetli, tıpkı Abdurrahman Tatlıcı nın helvası gibi, aradık ama bulamayınca başka bir yerden biraz aldık. Sonra tekrar yine yollara. Bu gezinin en hoşuma giden yanı ise kuzumun tüm gün boyunca kusmamış olmasıydı :)
     Gece 11:30 sularında eve vardık ve hemen kendimizi yatağa attık, çok gezmişiz, çokta mutlu olmuşuz...Sabah bir önceki günün güzelliğinin etkisi üzerimizde gülen gözler ve mutlu yüzlerle yaptık kahvaltımızı :)
     Teşekkürler Hafize teyze, Erdoğan amca, Vildan abla, Çiğdem cim, Ömer bey ve miniğim Zeynep :)
NOT: kuzumun Eskişehir de yeni bir huyu çıktı, umarım devam etmez. Hiçbir şekilde resim çekilmesini istemedi, yani kendisinin resmini çekmemize izin vermedi. Mantomun altına saklanarak kendini gizledi yada yüzünü kapattı :)))Bakınız şekil a...

Hiç yorum yok: