25 Ekim 2018 Perşembe

Bir Kadın Öyküleri- Su Kanunu

   
Fotoğraf netten alıntıdır.

     En özelinden başlamak istiyorum; duygu yüklü oluşuna, düşüncelerine, yazım şekline, bana geçenlere mi desem, yoksa öğretmenliğine, anneliğine hayran olduğum mu desem bilemediğim güzel arakadaşımın öyküsünü okudum. Beni çok bekletti bu kitap ama değdi doğrusu.
     Ne yalan söyleyeyim, kitabı elime alınca önce Bahar'ın sayfasına yöneldim, okudum yine aynı duyguyu yakaladım :) Seviyorum yazım anlatım şeklini. Sonra kitabı baştan alıp tekrar Bahar Uysal yazan sayfalara gelince bir kez daha özümseyerek okudum. Emeğine sağlık arkadaşım, çok beğendim :)
     Kadınlarla ilgili okuduğum her öykü, ayrı bir hikaye ve aslında öyle tanıdık ki. Hergün bir tanesi haberlerde, sosyal medyada yaşanıyor. Türkiye'de hatta dünyada yaşayan kadınların var olma şavaşı yada yokoluşları...Tabiki direnmeye devam edeceğiz. Gelecek biz kadınların ellerinde. Biz doğurup şekillendiriyor, topluma katıyoruz bireyleri. Öyleyse karşı olduğumuz bu insanlar neden kadınlara zulmediyorlar yada neden halen ezilmiş, sindirilmiş bir dolu kadın var dünyada? Bunu kendimize soralım ama gerçekten iyi düşünüp soralım, sonra yetiştirdiğimiz çocuklarımıza bakalım ve birdaha düşünelim!

Fotoğraf netten alıntıdır.
     Bu kitap iş arkadaşımın tavsiyesiydi ve pekte istekli değildim okumaya, çünkü bilgi içeren kitaplarda çok çabuk sıkılabiliyorum, ders kitabından nefret ettiğim kadar nefret ediyorum bunlardan. Öyle bir anlattıki kitabı merak ettim, bir de hergün sordu okudun mu diye :)) 
     Hatmettim, birçok yerin altını çizdim. Çok değerli bilgiler var içinde gerçekten, pek çok not aldım içinden ve çevreme de okuduklarımı aktardım. Keşke dedim kitapta yazılanların hepsini uygulayabilse(k)m. Yaşadığımız şehir hayatında, yazılanların üçünü beşini belki uygulayabiliriz. Bir lokmayı en az 27 kez, en çok 40 kez çiğnemek...1 saatlik öğlen tatilinde yada evdeki koşturmacada, bir lokantada düşünemedim bunu. Yaklaşık 2,5lt. suyu, sıcak çayı içer gibi yudumlayarak bir günde içmek...Doğal, canlı göz suyu içebilmek...vs. vs. Bunlar ve başkaları epey zor geldi yaşam şeklimizde bana ama yapılabileceklerde vardı; Öğünlerde sofraya çörekotu, keten tohumu koymak, tahin+pekmez ikilisi, elma sirkesi, yeşil acı biber, bol yeşillik vs. Bunları okudukça memleketimin değerini yine yine anladım. İnsan böyle kitaplar okuduğunda, film izlediğinde yada birilerinden butür bilgiler dinlediğinde nasıl etki altında kalıyor ve hemen herbirşeyi öylece bırakıp memeleketine doğal topraklara gitmek istiyor...moralim bozuldu benimde. Ne işim var burda diye düşündüm. Sürekli kazandığım kadar harcıyorum büyük şehirde. Amaç daha iyi yaşamak, çocuğum iyi okullarda okuyup iyi bir gelecek kursun güya. Sonuç bu döngüyle ömür tüketmek.
     Kısaca okumanızı tavsiye ediyorum, herkesin azda olsa uygulayabileceği şeyler var içinde. Zararın neresinden dönersek kardır :)

4 yorum:

deeptone dedi ki...

yaniiiii ortadoğu su savaşlarını mı annatıyoooo :)

lovehouse dedi ki...

Deepciğim :)) Sağlıklı beslenme, hafızayı koruma vs. üzerine aslında.

Beyaz Yakalı dedi ki...

Suyun yararlı hep konuşulur, bunu komple içeren bir kitap yazıldığını bilmiyordum. Teşekkürler.

lovehouse dedi ki...

Beyaz Yakalı, suyun faydalarını anlatmış yazar ama aynı zamanda dinimizdeki mesajlardan yola çıkmış. Rice ederim :)