Annem Pamukkale'yi görmediği için, ilk gün planımızı bu yönde yaptık. Rahatsızlıkları nedeniyle eskisi gibi uzun yol yürüyemiyor olduğundan mutlaka gezi yarıda kalacak diye düşünmüştüm. Hiç öyle olmadı. Dinlene dinlene tüm alanı gezdik. En güzeli de travertenlerdeki su birikintilerinde çocuklar gibi oynamasıydı annemin. Nasıl mutlu oldu anlatamam. Suların içinde birikmiş kili kollarına, bacaklarına ve tüm yüzüne sıvayıp bekledi şifa niyetine. Hiç acele ettirmeden bekledik başında. Biz de bol bol fotoğraf çektik. Bir ara üzerindekilerle suya gireceğinden korktuk ki...kendisi de içten içe çok istemiş girmeyi, sonradan itiraf etti bize :)) Turistler bikini, mayo üzerlerinde sulara girdiler...ne güzeldi. Keşke dedik biz de hazırlıklı gelseydik. En azından şortumuz olsaydı üzerimizde. Tabi Ankara dan gelince insan bilemiyor her ne kadar ablam söylese de ince giyinin diye, güvenemedik aman dedik üşürüz müşürüz.
Bir ara kızım susamış, dur alayım diye büfeye ulaştığımda bildiğiniz küçük su fiyatının 6 tl. olduğunu duyunca gözlerim pörtledi resmen. Yanımızda götürdüğümüz meyve suyunu verdim ve 6 tl. ye 6 tane su alırız dedim kızıma.
Pamukkale'ye giriş şöyle: Yetişkin 50tl., öğrenci için 30tl.lik müze kart alıyorsun, 1 yıl ücretsiz giriyor. Çocuklara ücretsiz zaten Ha bir de 65 yaş üstü ücretsiz. Benim ve eşimin müze kartı var. Her yıl alıyorum. Gittiğimiz yerlerde çok işimize yarıyor. Orada da kullandım ücretsiz girdim.
Travertenlerden sonra kleopatra havuzuna geçiyorsun, doğal havuza girmek istersen giriş 50tl. Sütunların arasında küçük doğal bir havuz. Etrafında küçük dükkanlar var hediyelik eşya satan. Annem sonraki gelişinde mutlaka girmek istiyormuş bu havuza, çok sevdi.
Gezimiz bitince yol üzerinde Karahayıt denilen bir köy var. Turistik. Hediyelik eşyalar, lokantalar vs. Yemeğimizi yedik, birşeyler aldık oralara özgü. Kaplıcaları ile ünlü bir yer. Heryer turist. Yine gözüm gönlüm açıldı etrafı izlerken :) Birkez daha kahrettim Ankara da oluşuma. Ben -deniz-güneş-kızlar- insanıyım :)) Tamam tamam deniz yok Denizli de ama çok yanında olmak ta yeterli. Üstelik turistik bir şehir ve sıcak :)
Ertesi gün Babadağlar İşhanı na gittik. Havlu ve tekstili ile ünlü bir ilimiz nede olsa. Aksilik Cuma Namazı saatine denk gelmişiz. Biz katları çıktıkça tüm havluların üzeri bir bir kapatıldı ya a dostlar :)) Kalan birkaç dükkanla idare ettik. Güzel şeyler vardı hakikaten, epey birşeyler de aldık. İyiki çoğu namaza gitti dedim içimden :)) Cebi boşaltıp dönecektik yoksa.
Ordan meşhur horoz heykeline kadar yürüdük etrafı keşfederek. Önünde bolca fotoğraf çekildik. Öncesinde de oraların meşhur dondurmalı irmik helvasını yedik tarihi bir yermiş te ismini not almamışım çok üzgünüm. Uzun bir cadde de, alışveriş dükkanlarının, kafelerin ve gençlerin bol olduğu bir cadde diye tarif edeyim size. Oraya giderseniz sakın deyim yetişkin boyu almayın, gerçekten insan olana o boy çok fazla. Çocuk boyu denilenden alın, en ideali o. Beğenerek yedim, zaten irmiğin her halini severek yerim ben.
Ankara da yokmuşcasına o caddedeki çoğu giyim mağazasından alışveriş yaptık...kadın milletiyiz dedim içimden :))
Geziler dışında kalan vaktimizi evde maaile Tabu oynayarak yada balkonda kahve içip sohbet ederek geçirdik. Gün boyu gezince açık hava çarpıyor insanı, akşam dışarı çıkmak istemedik hiç. Pazar kahvaltı sonrası tekrar düştük Ankara yollarına. Evi hiç özlememişim. Annemin bir lafı vardır 'evi özleyeceksin' der. Belli aralıklarla şehir dışına gidip gelmek, değişiklik yapmak anlamında kullanır bunu.
Bir tek eşimi özlemişiz ana-kız. Valizi boşaltıp kendimizi koltuklara attık, Denizli anılarımızı paylaştık eşimle. Doooğru yatağa...ev-iş-okul üçgeni başladı vesselam.
20 yorum:
Selam ne iyi yapmışsınız. evden arda sırada uzaklaşmak insana iyi geliyor. Sevgiler.
Teşekkürler Parıldayan Çiçek :) Bize de iyi geldi ama yetmedi gerçekten :) Sevgiler.
En keyifli mevsiminde gezmişsiniz. Ne çok sıcak, ne çok soğuk.
Nasıl güzel, kendim gitmiş gelmiş gibi oldum :) arada böyle nefes alma seyehatleri kesinlikle olması lazım, kısa mola. Pamukkaleye bizde bir tatil dönüşü uğramıştık giriş ücreti çok gelmişti, suyu da duyunca yuh artık dedim. Müze kart edinmeli mutlaka. Babadağ pasajını hep merak etmişimdir ama oraya kadar zaman olmadı hiç, güzel vakitler olmuş, katlanarak çoğalsın inşallah böyle seyahatler :)
ne güzel bir değişiklik yapmışsınız....
Dönüşü Olmayan Orman,
Ablamda aynını söyledi, hava misti :)
Derya,
Hissettirdiysem ne mutlu bana :) Müze kart şart gerçekten. Özel müzelerde de bu kart ile indirimli giriliyor.
Pasaj tam sizlik aslında, kimbilir neler alır neler üretirsiniz malzemelerden :) Çok teşekkür ederim, amin :)
Yüreğimin İklimi, iyi geldi bize de, darısı isteyenlere olsun :)
ha haaa oleeey her şey çok hoş çok tatlııı fotiler deeeee ay neşelendim yaaa mutlu olduuum hayat güzel kiiii işteee :) eve dönüp dinlenmek deee uyumak daaa oh :)
Deepciğim, çok teşekkür ederim ne güzeldi yaaa :))
denizliye geçen sene gittim ve çok beğendim. Yabancı turistler çok fazla olduğu için bizlere çok bakan olmadı :)) tek hoşlanmadığım konu bu oldu. Mağazalarda fiyat sorarken bile ikinci planda kaldık hep
Lerzan Kara,
Ben de seviyorum Denizli yi :)
Benzer durumla karşılaşmadım, belki denk gelmedim. Epey can sıkıcı olurdu doğrusu.
yıllar önce gitmişitm pamukkaleye bir ara yine gitsek diyorum diyorum bir türlü olmuyor maalesef...ne güzel gezmişsiniz..anılar yannızda kar kalmıştır...sevgilerimle...
Babaannemintakvimciği,
Umarım yakın zamanda gidersiniz :)
Evet güzel oldu çok teşekkür ederim, değişiklik iyi geliyor, sevgiler :)
Hem harika anlatmışsın hem süper gezmişsin ve de ne iyi etmişsin :)))
Arada böyle kaçışlar ne iyi hissettiriyor insanı...
anne kaleminden,
Çok teşekkür ederim, şımardım sanırım :))) Sevgiler :)
2 sene omce gitmistik. Boyle ucretler yoktu!
Pes!
Julide, hatırlamıyor olabilirmisin acaba, 2 yıl önce yine gitmiştim, yine müze kart ile girmiştim yada sanırım İş bankası kartıyla yılda bir defa ücretsiz giriliyordu.
Mutlaka iyi gelmiştir bu 3 günlük gezi.Bu arada tabu çok severim :)
Gamze hanım çok teşekkürler, çok iyi geldi :) Epey zorlandım Tabu da :((
Yorum Gönder