Mis gibi açmış hava sabah sabah. Uzun zamandır niyet ettiğim ama eşim hafta sonları işte olunca gidemediğim müzelere gün doğmuştu böylelikle. Semt Ulus olunca ürküyorum ben, eski haline göre ıslah edildi epeyce ama yine de erkeksiz yada kalabalık bayan gurubu olmayınca yanımda gidemiyorum oraya. Biz bir gittik öğlen 12:30 da....akşam 21:30 da çıktık bölgeden :)))
Bilmediğimiz türlü türlü sokağa saptık, yokuş çıktık indik...ağzımız açık kaldı 'niye görmemişiz burayı' diye. Hamamönü nü biliyoruz, çok kez gittik. Heykel, hal ve Hacı Bayram-ı Veli Camii ni ve çevresini, Kale yi biliyoruz. Hatta geçen sene oralarda Şengül Hamamına gitmişliğimiz var. Ancak içlere girmemişiz fazla.
Niyetimiz elimde listesi bulunan müzeleri gezmekti. İlk olarak Gökyay Vakfı Satranç Müzesi ni gezdik. Orayı ararken geçtiğimiz sokakları evleri seyredaldık. Her dükkana girip çıktık. Çok güzel dükkanlar var aralarda. Aklına gelmeyecek şeyleri satan dükkanlar yanyana :))
Müze kart geçerli değil burda, öğrenci 5tl. yetişkin 10tl.
Üst katında Elif Gamze Bozo nun fotoğraf sergisi vardı. Bir taşla iki kuş :))
Kızım Yine anı defterine içinden geçenleri yazmadan çıkmadı (seviyorum bu huyunu).
Derya Kuzusu blog sahibinde okuyordum bu yerleri ben, ve hep özeniyordum keşşşke ben de gidebilsem diye :)) Gerçekten bak. Hatta eski pazen kumaşlar vardı, hatırlayanlar bilir yada basma...işte o desenli kumaşlar varmış gözümle gördüm oralarda. Dikme yeteneğim olsa kessin alır yapardım. Sonraki gidişimde (bu seferkinde acemiydim) mutfak masama alıcam nostalji olsun diye.
Müzeye hayran kaldım, daha önce gittiklerime hiç benzemiyordu. Bu adam bilmiş bu işi dedim içimden.
En ince ayrıntısına kadar düşünülmüş Oyuncak Ev ler yapmış adamlar, yine söylüyorum (İstanbul Oyuncak Müzesinde de görmüştük), Bu işte en iyi olanlar bana göre Almanlar.
Mustafa Kemal ATATÜRK için bir bölüm ayrılmış müzede. Resimleri ve anılar var O'na dair. En güzeli de Atatürk'ün halka seslenişini dinleyebileceğimiz bir alet koymuşlar. Düğmeye basıp basıp dinledik Ata'mızı :)
Buradan sonra biraz daha yürüyüp karşımıza Erimtan Müzesi çıkınca girmeme kararı aldık. Karnımız iyice acıkmıştı çünkü. Sokağı şöyle bir dolaştık, incik boncuk aldık, doooğru Hamamönü'ne. Kendimize yemek için daha öncen bildiğimiz Yeşilçam Kahve Evi'ni seçtik. İyice dinlenince Altındağ Belediyesi'nin semt halkının satış yapabilmesi için (bir aylık 1,500,00.tl) açtığı standlarda gezdik. Fiyatını biliyoruz çünkü eşim ve benim arkadaşlarımızın da standları var orada. Onları da ziyaret ettik böylece. Dolaşa dolaşa günü bitirdik, çok yorgun ama daha fazlasıyla mutlu olarak evimize döndük.
Müze listem kabarık, fırsat buldukça bu yaz Ankara da görülmemiş müze bırakmayacağız.
Unutmadan yazayım, biz kale civarında ara sokakların birinde bu bebekleri gördük. Çok severim ben, eskiden Almanya dan gelirdi bu bebeklerden. Benim olmadığından, çok büyüyüp elim para tuttuğunda kendime almıştım bunlardan.
En çok alttaki pembiş bebeği beğendim, bana göz kırptı iki ara bir derede :))
Satılıkmış bunlar. Kaç lira diye sormuş bulundum, kızımda çok beğenince. 120tl.den başlıyormuş fiyatı 1000tl ye de var dedi satıcı bayan. Teşekkür edip çıktık ama bu kadar pahalı değildi sanki bunlar, yurt dışından getirtiyorlarmış. Çok tatlılar öyle değil mi? :)
4 yorum:
Pek gitmemistim Ank'da mekanlara.
Ben de burdan takip ediyorum.
Bu kiz ne tatli yahu.. pozlara bak :)
Benim nazarim degmez, musterih ol :) <3
Ben de çoğu zaman burdan arkadaşların bloglarında görüyorum, listeye alıyorum, gün gelip gidiyorum :)
Teşekkürler ablası, değmeyeceğini biliyorum, sevgiler :)
Ankara'ya yolum düşerse yazdıklarınızı baştan sona bir daha okuyacam :)
Bu arada bebekler hakkaten çok güzel.
Yol gösterici oluyorsa yazdıklarım ne mutlu bana :)
Yorum Gönder