Yeni odamı anlatmıştım bir süre önce ama yerim geçici olarak yine değişti :)) Bir bayan arkadaş doğum iznine ayrıldı 6 ay kadar, öyle olunca yerine bakmak için beni görevlendirdiler. Başka katta başka bir oda. Benim için hiç farketmez dedim, gerçekten öyle. Huzurum olsun yeter :) Eski odamda yeşil bir bitki vardı dalları kurumuş kocaman birşey. Aklıma rengarenk kağattan kelebekler kesip dallara yapıştırmak geldi. Eskiden parkta bahçede kuru dallar görüp alır böyle şeyler yapar evime renk katardım. Yine yaptım aynılarını, öyle güzel olduki anlatamam. Aşağıdaki fotoğrafta kelebekler az, sonradan arttırdım sarı olanların sayısını ama ertesi gün yerim değişti fazla doyamadım.
Alparslan Türkeş in mezarı iş yerime çok yakın olunca, bir öğlen tatilini fırsat bilip arkadaşla ziyarete gittik, duamızı okuduk. Şikayet ettim arkasından gelenleri O na...

Yakınlarda kızıma hemstır aldık, çok istiyordu. Aslında aklındaki köpek ama bakımı sorumluluğu, evimizin mahallemizin köpek bakımına uygun olmaması nedeniyle vazgeçirdik. İsmi Çiko...ne tatlı ne şirin şey. Yerinde durmuyor, kımıl kımıl. Evini temizlediğimde bundan hiç hoşlanmıyor. Yaşadığı yere koku bırakırlarmış sahiplenme anlamında. Temizlikten sonra deli oluyor resmen, kokuyu ararken evinin herbir köşesini dört dönüp minik burnuyla kokluyor her tarafı :)) Evde minik bir can. Her akşam yere yatıp onu izliyoruz. Dokunmaya kalkmak cesaret işi. Kendisi bir kemirgen olduğundan hırtt diye ısırıveriyor minik ön dişleriyle parmağımızı :)) Altındaki talaşları ne zaman eşit şekilde yuvasına dağıtsam, saniyesinde canhıraş başlıyor ağzında talaşları biriktirip yine bir kenara toplamaya. Kısa sürede o kadar talaşı nasıl topluyorsun sen? :))) Sonra da içine gömülüp uyuyo :)) Çok eğleniyoruz ailece.


Hele bir de gece olduysa, lambalar kapanır kapanmaz başlıyo dönme dolabında dönmeye :)) Bir ses çıkıyor anlatamam. Biz de çözümü yatak odasına en uzak yere koyup kapısını kapıyoruz geceleri.
Tezer Özlü nün elimde bulunan ikinci kitabını okudum. 'Yaşamın Ucuna Yolculuk' gerçekten çok karamsar, okurken şöyle bir gülse bir kahkaha atsa da bu karanlık sis bulutu bir kalksa diye geçti hep içimden. Pek bana göre değildi ama sonuna kadar okudum, sevmedim değil :)
Sonraki kitabım Tanrı Dağı Oğulları oldu. Yazar: Mustafa Çevik. Çok zevkle okudum. Şöyle yazıyordu bir yerde; Bilgelik, akıl, cesaret ve sezgiyle donatılmış muhteşem kurgu...Ülkelerini karanlık ruhlardan kötülüklerden korumak için yola çıkan 3 kardeşin muhteşem maceralarını okuyabilirsiniz.
Meşhur Momo yu da (Michael Ende) okudum sonunda. Çocuksu ama aynı zamanda yetişkinlerin de okuyacağı bir kitapmış. Küçük Momo şehrini hatta ülkesini kurtarmak için kendinden büyük sorumluluklar gerektiren bir görev üstlenir ve başarıyla tamalayıp dostlarına sevdiklerine kavuşur. Zaman ile ilgili ama ben de bıraktığı iz dostluk, arkadaşlık, sevgi oldu :)
En kısa sürede diğer anılarımı da paylaşmak istiyorum. Uzun süre post giremeyince bir merhaba olsun bu seferki, sevgiler :)