26 Şubat 2013 Salı

Ares ve Dost

     Muhteşem ötesi bir pazardı bizim için, güneş tepede pırıl pırıl ışıldarken...en sevdiğim arkadaşlarımızla buluşacakken vede gideceğimiz ev bahçeliyken...daha ne istenirki...nasıl sevinilmezki...
     İlk önce biz gitmişiz eve...sonra birer birer gelmeye başladı arkadaşlar, ev sahibi harika bir sofra hazırlamış salona. Mangal pişerken hepimiz bahçede demlendik kahve eşliğinde. kuzu zaten Ares ve Dost u görünce çıldırdı, gitmeden anlatmıştım, hatta oynarsın Yasemin ablanın köpekleriyle demiştim. Oynadı ama resmen doyamadı, önce Birol sağolsun, kuzum onlara alışsın diye yavaş yavaş köpekleri okşattı, sonra sarılmaya hatta komut vermeye başladı köpeklere. Onlar da nasıl sevilmek istiyorlar, resmen sevgi arsızı idiler :))
     Giderken yanımızda scooter ınıda götürmüştük. Bol bol kullandı bahçede.

     Eğlenceli, bol kahkahalı bir pazar oldu, ellerine sağlık arkadaşlarımın, biz ailece çok mutlu olduk.
     Bu bizim eşli günümüz, önümüzdeki ay, günümüz Bolu da olucak, çünkü Türkan abla Bolu da yaşıyor, kısmet olurda gidersek, sucuk ekmek yapacak karda bize :)

Polly

     Ne yapsak ne etsek, nerelere gitsek derken, tutturdu illa Perşembe günü beğendiği Polly i alalım diye. Yalvarıyor, yakarıyor resmen...güzel bir konuşma yaptık kendisiyle, hem babası hem de ben...uzun bir süre kendisine oyuncak almayacağımızı ama bolca alıştırma kitabı alabileceğimizi anlattık, kabul etti.
     Gittik kuzuma bebeğini ve evini almaya...aklıma geldi sordum görevliye...bebek buldular mı diye. Bulmuşlar, kasaya bırakmışlar...öyle çok sevindi ki anlatamam. Görevliye tşk etti ve gidip bebeğini aldı kuzucum, böylelikle iki sevinç birarada yaşadı. 7. cadde boyunca elinden bırakmadı, eve gidince hemen açalım diye söz aldı bizden. Ancak karnımızda açıkmış olunca oturduk bir mekana ve dayanamayıp açtım kuzumun oyuncağını, çeyrek dönerini ve ayranını yedi ama haberi yoktu resmen, elindeki oyuncağına öyle dalmışki...



Akika Kurbanı


     Çok zamandır aklımda bu konu, kuzum için bir kurban kestirmek, akika kurbanı...henüz kısmet olmadı ama bluğ çağına 1 kalaya bırakmayı da düşünmüyorum doğrusu.
        Uzun lafın kısası Cumartesi günü, erkek kardeşimin oğlu için Akika kesildi, Allah kabul etsin, dertleri deva bulsun, şifa olsun oğlumuza...Amiin.
    

Beşiktaş En Hileci

     Geçen hafta işler hafifleyince, kafa izni yaptık kızımla 2 gün, 2 günde hafta sonu...etti 4 gün :) Perşembe günü baktım hava güzel, tam Bahçelievler 7. cadde havası...bir uçtan diğer uca gezdik caddeyi, tüm mağazalara girdik kızımla. Yanlız, mağazada tatlı ablalar yoksa girmeyip, kapı önünde bekledi, varsa içeri girip onlarla yakalamacılık oynadı :)))
     Dışarı çıkmadan sözleştik kızımla: hiçbir oyuncak alınmayacak, sadece orada bakılıp bırakılacak diye, çok beğendiği bir oyuncak varsa, paramız olduğunda, sonradan gidip alınacak. Tabiki kabul etti ve bu kurala uyduda sağolsun. Polly diye oyuncak evi olan bir minik bebek beğendi, sonra almak üzere sözleştik.
     Yine kendime hiçbirşey bulamadım giyim olarak, herşey seçilmiş, sevip alabilecek birşey kalmamıştı. Ben de mutfak için sevimli birkaç malzeme aldım o kadar. Sonra karnımız açıkınca önümüzdeki mantıcıda aldık soluğu. kuzu da bende bayıla bayıla yedik. Bu arada, yanımızda götürdüğümüz Barbie sini, dolaştığımız mağazalardan birinde unutmuşuz, enson girdiğimiz oyuncak mağazasına tlf.numarası bıraktık, çok kalabalık ve dolu bir oyuncakçı olduğundan...bulamadık içinde. eve gelince 'anne şimdiden özlemeye başladım ben Barbimi' dedi :)))
     Cuma gününü nerdeyse evde geçirdik diyebilirim, akşam aşkım gelince mahallede şöyle bir turlamamızı saymazsak.

        Çarşamba akşamı kreşten geldiğinde aramızda geçen dialog şöyle:
N: Biliyomusun anne, Trabzonsporu kimse bilmiyor...

Ben: aaaa

N: Trabzonspor en iyisi dimi anne? Ali Kağan Beşiktaş ın en iyisi olduğunu düşünüyor. Beşiktaş en hileci dimi anne?

Ben: (öncelikle, gülmemek için kendimi zor tuttum) İnsanlar farklı takımlar tutabilirler kızım, bende Trabzonsporu tutuyorum, anneannen de, deden de, teyzen de, büyükbaban da...

N: aaa hayııır anne Trabzonsporu sedace kızlar tutsun istiyorum

Ben: Peki erkekler hangi takımı tutmalı?

N: Garatasaray


19 Şubat 2013 Salı

Buz Pateni

     Cumartesi sabahı aşkım gelince güzel bir kahvaltı sonrası, ne yapalım diye düşündük. Gerçi ben geceden bunu zaten düşünmüştüm :))) buz pateni yapmaya götürelim(ki hiçbir deneyimimiz yok) dedim. Nerde var, şurda var...hem Tepehome u gezeriz, iki birşey atarım çantamıza...mutfak dolabı düştüğünden buyana, halen eksiklerimiz var mutfakta.
     Çıktık A City AVM.ye gittik, yok...bakınıyoruz yok...iyice sinirlendi bu arama çalışmalarımızda...biliyordu ki bir terslik var ve buzpateni alanı yokolmuş :( Sorunca öğrendik ki '3 ay kadar olmuş kaldırılalı'. durumu anlattık, başka bir yer buluruz ama şuan yakınlarda buzpaten sahası yok diye. Tamam dedi üzüntülü şekilde. 'hadi dedim kum boyama yapalım, hem çoktandır istediği uçan balonlar vardı orda'. Bebekken yapmıştık..belki 1 yaş civarları...çok mutlu oldu kuzum, çok sevdi bu işi. perisini kumla boyarken, başka bir kız çocuğu geldi, aynı periden aldı O da, boyamak için. sürekli olarak 'benim ki daha düzel dimi anne?ben daha düzel renk seçtim dimi anne' aralarda da çığlık benzeri kahkahalar atarak bir bana, bir babasına...birde görevli ablasına gösterdi şaheserini :)))
     AVM. deki mini lunapark ta ise bensiz eğlenmek istemedi, biraz gezip etrafa bakındıktan sonra Tepehome a gittik. Biraz alışveriş yaptım, gözüm gönlüm açıldı yine :)
     Pazar gününü de evimizde sıcacık, dinlenerek geçirdik, akşam üstü yürüyüş yapıp biraz hava aldık mahallede.

Kızamık Aşısı 4-6 Yaş

     Öncelikle geçen hafta MMR, yani Kızamık, Kabakulak, Kızamıkçık aşısı yaptırdığımı anlatmalıyım. İlk defa aşıya kızımla yanlız gittik, hep babası olurdu ve ben iğneden çok korktuğum için, babası tutardı kuzumu, ben dışarda beklerdim, yada kafamı başka yana çevirip, dişlerimi sıkıp beklerdim. Geçen Perşembe işten izin aldım ve sabah saatlerinde kızımı alıp, mahalledeki Sağlık Ocağına gittim. Girişimizi yapıp aşı odasına gittik. Tartıda 15,5 kg. mı gördük :) elindeki kağıta resim çizerken, hemşire hanım iğneyi hazırladı. O gün bilerek kısa kollu bir elbise giydirdim, üzerini çıkarmakla boğuşmayayım diye. iğneyi görür görmez çırpınmaya ve 'iğne istemiyorum' diye bağırmaya başladı. Kollarını ve kafasını zorlukla tutup aşıyı yaptırdım ama bende kuzum da ter içinde kaldık.
     Orda üst komşumla karşılaştık, adamcağız 'keşke önceden anlatsaydınız da bu kadar ağlamasaydı, başka bişey olur Allah korusun' dedi. Ben de biliyorum öyle olması gerektiğini, hatta 1 hafta önce anlattığımda, kesinlikle kabul etmedi, faydalarını anlattım, nasıl küçük bir iğne olduğunu ve azıcık acıyıp, hemen biteceğini ama kesinlikle itiraz etti 'beni götüremezsiniz' diye de ekledi. Bu durumda mecburen gizledim ve sadece muayene olmaya götüreceğimi söyledim, yanımda aşkım da olmadığından...başka türlüsüyle başa çıkamazdım. Şimdi ilkokul 1.sınıfa kadar başka aşı yok şükür ki.
     Hemşire hanım, Kızamık salgını olduğunu, hatta şuan anaokullarında sağlık ekiplerinin aşı için gezdiğini anlattı, 'peki' dedim. 'şimdi aşı oldu, 1.sınıfta öğretmenine söylesem, aşı yaptırmayın desem olur mu?' 'yok' dedi hemşire hanım. 'tekrar vursunlar sorun olmaz, yararı olur'. Hemşire hanımın söylediğine göre, bu salgının Suriye den geldiği yönünde.
     Sağlık ocağından çıkarken ;'bir daha buraya gelmeyelim...işte bu hanım aşı yaptı bana...seni sevmiyoruuum' diye bağrındı.
     Aşı sonrası ödülü içinde 'anneanneme didelim anneciğim, onun oyuncakcısından darbi alalım' diyince dayanamadım. Atladık taksiye...doğğğru oyuncakçıya...anneli babalı ve 2 minik kızı olan bir aile satın aldık. Sevinçle anneannesine gittik kuzumun. Ayrıca söylemeden geçmeyeyim, aşkıma sevgililer günü hediyesi pantolon+gömlek aldık, kendime de bir gömlek. Gerçekten ama gerçekten ben sevgililer gününü kutlamıyorum ama eşim nedendir bilinmez...2 yıldır bana hediye alıyor bu günde. Bu sene yine almış, öncesinde getirip verdi, hatta birini kuzumun eline vermiş, diğeri kendinde, getirip verdiler...çok mutlu oldum. Benim ki aslında karşılık olarak alınan bişey değildi...bu fırsatta ihtiyacı olan şeyleri almaktı :)))
     Kuzucum, anneannesine gidince bir güzel yemeğini yedi, sonrada uykudan kapanan gözlerine yenik düştü, bende kıvrılmışım yanına öylece...tam 2 saat uyumuşuz koyun koyuna :)
     Uyanınca birşeyler atıştırıp parka çıktık üçümüz.

                                                 'anneannişimin parkı daha düzel dimi anniş?'

      Sonra biraz daha gezindik, alışveriş yapıp eve döndük, akşama aşkımda gelince yemeğimizi yiyip anneanne ve dedeyle vedalaşıp gittik. yine orda kalmak istedi ama ertesi gün aşkım nöbetçi olduğundan, evde yanlız kalmak istemedim....evet tek başıma uyuyamıyorum...evet korkuyorum... :)))
     Ertesi gün nette ne kadar çocuk sinema ve tiyatrosu var...hepsini araştırdım, bize yakın olmalıydı, saatleri bize uymalıydı. Malesef hep gündüz saatlerinde çocuk sinemaları...bulamadım, hayal kırıklığı yaşadım. Anne-kız şöyle bir sinema keyfi yapamadık anlıyacağınız. Akşam 17:00 de kuzumu getirdi babası. Muhasebe de rahatsızlık vermesin diye sekreterya ya götürdüm kuzumu. Orda Yasemin ablasıyla resim yaptılar, bıdır bıdır sohbet ettiler. kuzumu gören arkadaşlarım sevdiler, konuşturdular kuzumu.
 'ooo sekreter hanım hoşgeldiniz' diyenlere; 'ben sekmeter diilim, benim adım ...' diye çıkıştı :)))
     17:30 da gidecek yer bulamayınca...çıkıp evimize gittik. TV. karşısında yer sofrası yapıp yedik yemeğimizi, ben ertesi gün için yemek yaptım, ütü ve çamaşır yıkama işlerimi tamamladım, saat gece 12:00 sularında sarılıp uyuduk miniğimle. 'anne babamın yatağında yatalım'...düşünebiliyormusunuz, o kadar çok kanıksamış ki beraber yatmayı...artık bizim odamız...sadece babasının odası, babasının yatağı olmuş :(((
     Hikayelerini okudum(hikayesini okurken, birsürü soru sorar, bazen de kendi anlatır aynı hikayeyi, bu nedenle uzun sürer bu fasıl), ninnisini söyledim, sonra benim pijamamın pütürünü beğendiğinden, benim kolumu ağzına değdirip uyumak üzereyken....'anne, kapımızı iyice kitledin dimi?' diyiverecek bir kızım var benim...babasının yerine beni tembihleyecek kadar büyümüş, sorumluluk sahibi ve olgun...çok duygulandım o an...'evet kızım kilitledim' dedim sessizce. Belkide babası olmayınca bizim sadece kapımızı iyi kitlersek korunabileceğimizi düşünüyor...bilemedim.
    

Hangi Şekilde Kitap Okursunuz?

     Bir haftadır yazamadım ama çok özledim anlatmayı,fotoğraflarımızı yayınlamayı,arkadaşlarımın bloglarını takip etmeyi...gerçi diğer blogları okudum ama kendime vakit ayıramadım. Dün bir baktım, arkadaşım Bahar(yüzyüze görüşmesekte, sesini duymamış olsamda çok yakın hissediyorum kendimi Bahar a ), mimlemiş beni, çok teşekkür ediyorum arkadaşım, hemen cevaplıyorum :)

Hangi Şekilde Kitap Okursunuz?

Öncelikle şunu açıklamalıyım, ilk kitap kelimesini okuyunca içimi korku aldı, Allaaaah dedim, Bahar gibi kitap sevdalısı bir arkadaşıma rezil olucam, en son hangi kitabı okudun diyordur kesin :)))
Okul yıllarım,özellikle de ilk 8 yılım bu konuda pek parlak geçmedi, sevmedim sevemedim kitabı, lise yıllarında ise bir özentidir başladı bende, arkadaş etkisi diyorum buna, çünkü çevremdeki arkadaşlar çok okurdu, felsefik kitaplar okurlardı, bende başladım, düşünce yazıları, insan psikolojisi...vs. Sonraları da en çok okunanları takip ettim, taaaki hamile kalana kadar...bebek-çocuk kitaplarıyla haşır neşir oldum genellikle...şimdilerde ise, sadece kuzumaa kitap okuyorum, gecede 3-4 adet :)
Nasıl mı okurum?(kendim için okuduğum zamanlarda):Ben öyle rahat koltukta, yatakta kitap okuyabilenlerden değilim, hemen uykum geliverir, elllerim ağrır, sayfaları dahi çeviremez olurum :)) Ben öyle müzik eşliğinde yada kalabalık yerlerde kitap okuyabilenlerden değilim, hemen dikkatim dağalır, okuduğumu anlayamam...türlü hayallere dalabilirim okurken o ortamlarda :))) Masa başı olucak yada sert bir koltuk, önümde sehpa, kitabımı oraya koyacağım ki, yayılmayayım, seste çıkmayacak, beni etkileyecek görüntülerde :)))
Okul yıllarımda ders çalışmak için herkesin yatmasını beklerdim, çıt çıkmayacaktı ben okurken...
İşte böyle...ben pek iyi bir okuyucu değilim ama bazen öyle olur ki...çekirdek çitlemek gibi...bir başlayınca hız kesemem, peş peşe 3-5 kitap bitiririm...

Mimi, beni takip eden ve cevaplamak isteyen herkese gönderiyorum :)

 NOT: Bahar cım, bloguna yorum bırakamıyorum, şöyle yazıyor: (Maalesef aradığınız blog mevcut değil. Ancak, indilipdelismenleri alt alan adı kaydedilebilir durumda!)

11 Şubat 2013 Pazartesi

Armada & Gölbaşı-Mogan Park

     Cuma akşamı aşklarım beni işyerimden aldılar, o akşam ablası gidecekti kızımın. 'bak kızım,akşama baban Aleyna ablanı evine, annesinin yanına götürecek, ağlamak üzülmek yok, tamam mı? Okulu başlıyormuş ablanın, tatil olunca yine gelicek' dedim. Sadece 'tamam' dedi.
     Yemeğimizi yedik hep beraber, hazırlanıp vedalaşma vakti gelince, kuzumu odasından çağardık, ablan gidiyor kızım, vedalaşın dedik. Geldi, öptü ablasını, 'hoşkalalll' dedi. Tembih işe yaramış ancak babası konusunda da tembih yapmalıymışım :( Babası için ağladı, 'baba sen ditmeee' diye. Dedik 'ablanı götürüp gelicek' ikna ettik, yolladı babasını. Gece yine babam diye sızlandı, telefonla aradık, konuştu, yine yatıştı. Aleyna gideli 3 gece, 2 gündüz oldu ama birdaha adını hiç anmadı.
     Cumartesi kv. kp. hazırlanıp yine cenaze evine gittiler, onlar çıkınca kuzum ile bir güzel öğle uykusu uyuduk, uyanınca Armada AVM. ye gittik. Aslında kendime birşeyler alıcaktım, hazır indirim başlamışken demiştim ama hiçbirşey bulamadım ama  bir dolu şey buldum. Mağazaları gezerken takı-toka dükkanı görünce girmek istedi. 'anne ne düzel dimiii, anne bunu bana alalım mııı?' diye diye dolandı, taç, bilezik ve yüzük aldı kendine, taktı takıştırdı, avm.yi gezdi 'Aysel Gürel' kıvamında :))) 'anne ne düzelim dimiii' dedi durdu.'bana büsbürü şeyler aldık dimiii' :)))
     Ertesi sabah aşkım geldi, o gelmeden kahvaltıyı hazırlamıştım, hep beraber oturduk, keyifli bir kahvaltı sonrası, hazırlanıp Gölbaşı-Mogan Park a gittik, hava harika görünmesine karşın, dışarısı buz gibiydi ve Gölbaşı rüzgarlıydı, epey titredik, kuzu ile Büyükbabası parkta oynadılar. Sonra kapalı bir mekanda birşeyler yedik. iyice uykusu gelmişti, eğer hava iyi olsaydı, kuzu pusetinde uyurken, bizde yürüyüş yapacaktık ama kısmet olmadı.

      Büyükbaba fırsattan istifade çocukluk günlerine döndü, belki kuzu dan daha çok eğlendi :)))

                                                               Manzara müthişti :)

     Arabaya biner binmez kuzum uyudu, bizde tekrar cenaze evine yolaldık. Gelenleri lokalde ağarlıyorlar, bu nedenle, bizde oraya gittik. kuzumun pusetiyle mekana taşıdık, 1 saat kadar uyudu, geç uyuduğundan zorla uyandırmak zorunda kaldım, yoksa sabah uyanamayacaktı. Kuzeni Ece yle oyunlar oynadılar ama gitme vakti gelince itiraz etti, eve gitmeyelim, başka yere gidelim. Nereyi istiyorsun diye sorunca 'sen bul' diyordu :)))
     

8 Şubat 2013 Cuma

Yaş Pasta

     Dün çok hızlı ve sık bir telefon trafiği sonrası, öğle yemeğini yer yemez eve gittim, kızları hazırlayıp evden çıktık, çıktık diyorum çünkü kayınvalidem evdeydi kızlarla. aşkım sabahtan çıkmıştı babasıyla evden. Kardeşine cenaze töreni öncesi yardım etti. Benim babamı ve amca oğlumu alıp gelmiş, hep beraber dooğru gölbaşına gittik, mezarlığa. Cenaze namazı protokolle Kocatepe Camiinde kılındı, biz katılmadık ama eşim, babam, amca oğlu ve kayınpeder katıldı.
     Direk Gölbaşı mezarlığına gittik, mahşer kalabalığı vardı, rahmetlinin seveni çoktu, yanımda kızım olduğundan çok sokulamadım içerilere, kıyılarda gezdik, başsağlığı diledik. Definden sonra, lojmanların lokalinde okuma vardı, orda toplandı herkes, bayan-erkek için ayrı salon tutulmuştu. kuzum arabada uyuyakaldığından, kucağımda yatıracak yer aradım, neyseki dinlenme odası varmış, orda tam 2 saat uyudu kuzucum. Baktım daha çok uyuyacak...zorla uyandırdım. Kalkınca onun için ablasının ayırdığı pide, ayran ve tatlısını yedirdim. Hemen kalkacaktık ama kuzeni Ece kreşten geleceği için bekledik biraz. Gelince hepberaber oynadılar, biraz olsun kaynaştılar :)
     Aleyna yı, kv. ve kp. ile orda bıraktık, biz eve döndük. kuzum odasında oyalanırken, bende yemek pişirdim, börek yaptım. Saat 22:00 gibi geldi kv. ve kp. Hepberaber yemek yedik, yatış saatimiz epey gecikti, benim için değilde kuzum ertesi gün kreşte nasıl dayanacak diye epey endişelendim.
     Bugün Aleyna evde kaldı, akşama İzmir yolcusu, süre doldu malesef. kuzum için çok endişeliyim, dün bile bırakmak istemedi ablasını lokalde, ağladı kalmasın ablam diye. Umarım bu akşam kolay olur :(
     Çarşamba akşamı kızlarla yaşpasta yapmıştık evde, kalan pudingleride kaselere koyup yedirmiştim onlara, ancak pastayı yedirmemiştim, buzdolabında biraz dinlensin diye, işte fotoları:
Dün akşam da mu meşhur pastamızı, mum yakıp üflemek istedi kuzum, kıramadım 'ama yemek yok, ablan gelince yiyeceksiniz' diyerek mumları yakıp yakıp verdim önüne, üflemekten bıkmadı bir türlü :))
Ablası gelince oyuna dalıp unuttular pastayı, bizde sohbet edip saati unuttuk akşam, şimdi de işyerinde masama sızıp kalmak üzereyim nerdeyse, çook uykum vaaar :(

6 Şubat 2013 Çarşamba

Hacı Duran Gökkaya yı Kaybettik...

     Dün akşam 22:00 sularında kayınvalidemin telefonuyla öğrendik acı kaybı :( Spor yaparken fenalaşmış...kalp krizi sonucu 1,5 saat içinde...kurtarılamamış malesef. Kaynımın kayınpederi, gelinimizin babası idi, Allah rahmet eylesin, kalanlara sabır diliyorum. Eltimi düşünüyorum, diğer kızlarını ve biricik oğlunu...çok erken gitti, henüz 58 yaşında idi. Perşembe günü Ankara-Gölbaşı nda defnedilecekmiş.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22530241.asp
     Tam 6 yıl öncesi geldi aklıma...aşkım ile tanıştırıldık ve evlenmeye karar verdik...İstemeye gelecekler, ancak kayınpeder 'ben heyecanlanırım, isteme anında' demiş ve dünürü Hacı Duran beye rica etmiş 'sen iste' diye. Hepberaber geldiler...sohbet muhabbet sonrası Hacı Duran bey güzel bir konuşma arkasında istedi Allahın emri ile...Yüzüklerimizi takıp, kurdelamızı kesti Bismillah ile...
     Çok neşeli bir insandı, bizi epey güldürdü, hoş sohbet bir beydi, eşide sağolsun ilgilendi. Sonrasında bizde el öpmeye gittik evlerine, eltim ve kaynım ile. Birde evlendikten sonra gittik evlerine. Sonra araya elti eltiye küstü davaları girince görüşemedik...olmuş 6 yıl...İşyerimle de bağlantısı vardı Hacı Duran Gökkaya nın, bu nedenle de haberlerini alırdım hep. Mekanı cennet olsun, üzgünüm insan olarak, üzgünüm bildiğim, çayını içtiğim biri olarak, hakkı geçti Allah razı olsun, hakkım geçtiyse helal olsun...

    

4 Şubat 2013 Pazartesi

3 Günlük Tatil

     Cuma için izin aldım iş yerinden, kızlarla birlikte güzel bir gün geçirelim diye ama Perşembe günü aşkım Aleyna yı revire götürünce işler değişti. Hem grip olmuş, hem de idrar yollarını üşütmüş...Öyle olunca dışarda gezme tozma işinden vazgeçtim. Cuma akşamından güzel bir kek yaptık kızlarla, herbirşeyine üçümüzünde elleri değdiğinden sanırım, kek yemede yanında yat cinsinden oldu, hem görüntü nefisti, hem tadı :) Yanına da sigara böreği sardım, ıhlamurda demledim...ohhh misss

     Kızlar Cuma gününü evde oyunlar oynayarak geçirdiler, akşamına da aşkım ile Kipa ya gittik, hem alışveriş yapalım, hem de kızlar biraz yorulsunlar diye :)))
     Cumartesi anneme gittik, güzel bir sofra hazırlayıp toplandık yedik :)
     Pazar günü aslında hiiiç dışarı adım atmak gelmedi içimden ama baktım kızlar 'şirinler,keloğlan ve kayu' yu görmek istiyorlar, hadi dedim kalkalım. Armada bize en yakın AVM olunca, oraya gitmeye karar verdik. 
      Şirinler i izleme girişimlerimiz tam bir fiyaskoydu, bomboş olan sandalyeler, biranda doldu, Aleyna hemen oturdu ama kuzumu ikna edemedim nedense, benden ayrılmak istemedi, çok hevesli idi başta ama sıra oturmaya gelince...ne yaptıysam ikna edemedim. Mini sandalyelerin birini önüme çektim, ikna edip oturttum ama benimde yanına çökmemi istedi, yarım saatten sonra ayaklarım uyuştu, zorla ikna edip ayağa kalktım, arkadan itikleyenler, aradan çocuk sokup alanlar derken...epeyce rahatsız oldum, 20 dak.lık bir gösteri idi, çocukların çokta hoşuna gitti ama veliler için aynı şeyi söyleyemiyeceğim. Gösteri sonrası fotoğraf çekimi vardı ama bekletmedim, dakikalarca ayakta sıra beklemek istemedim, yine aynı işkence dedim. Allah tan çocuklarda istemedi de kurtuldum :))

     Gösteri biter bitmez, Armada nın bu yeni binasını gezmeye koyulduk, baktık hep aynı şeyler, aynı mağazalar... hemen enüst katındaki Playland da soluğu aldık. Yine pekçok oyuncağa bindiler, top atışı yaptık hepberaber vee bowling oynadık, eğlendik, güldük, 'bi dah bi dahaaa' diye diye baktık karnımız acıkmış...

     Armada nın bu yeni binasını ben çok sevdim, daha ferah, daha sıcak bir görüntüsü var, hele oyun alanına bayıldım, diğer taraf sıkışık, dar bir alanda idi ve de karanlıktı.
     Yemeklerimizi de yiyip...doğru eve, nitekim kuzumun uykusu iyice bastırmıştı ve yine aynı şey oldu, yolda uyuyakaldı, eve gelince bende kızımın yanına sokuldum, uyandığımda saate baktım, tam 2 saat uyumuşuz.