28 Nisan 2011 Perşembe

Park-Bahçe Gezmeleri

     Son günlerde kuzu da, Eskişehir de başlayıp halada devam eden bir resim çektirmeme hali var, ara ara gelip gidiyor :))) Benim pozcu kızıma ne oldu böyle anlıyamıyorum...
     Evde resim yapıyor 'desim apıom' diyor (dersini yapıyormuş), ilk birkaç dakika içindede bize sarıyor; 'anne adam çiz, elimi çiz, balon çiz' şeklinde...
Cuma günü izinliydim, kızımla hazırlanıp çıktık evden, gezdik tozduk, parka uğradık, uyudu yollarda, yemeğinide yedi, hatta kuşlara ekmek attı miniğim. Birlikte olduğumuzdan çokta huzurluydu, sokulup durdu bana, bende ona :)


Cumartesi babasıda bize katıldı, havada çok güzel olunca pek keyifli bir gün geçirdik hepberaber :)
     Aynı akşam annemle babamı halamlardan almaya gittik. Halamın kızının bir oğlu birde kızı var, kuzum çok eğlendi onlarla. Yanlız arada birkaç kez 3-4 şamar yedi kızdan, ilk 2 sinde gelip bize kaçtı ama sonra kendide bir kere itikledi kızı, ben bu durumlarda fazla müdahaleyi sevmiyorum yani diğer çocuğa müdahale etmek bana göre değil. Annesi ve benim annem yeterince müdahale ettiler ama kızcağız biraz hırçın, fazla etkili olamadılar bu nedenle. Bende dikkatleri dağalsın diye ikisinide alıp kitap okudum ve çokta iyi oldu, sakinleştiler...Bir süre sonra kızcağız yine başladı itip kakmaya, hadi dedim annemlere kalkalım...
Yavrum benim, üst resimde görüldüğü üzere küçük erkek çocuk sürekli ablasından kaçmak için kıyı köşe geziyordu :( Baya bir dayak yiyormuş abladan ve kurtulmanın yolunu, ondan uzak durmakta bulmuş...annesi öyle dedi :(
     Pazar günü hava birgün öncesine göre berbat olunca moralimiz bozuldu açıkcası :( Dışarda yağmur, hava rüzgarlı...en iyisi evde zaman geçirelim dedik, biraz temizlik, biraz yemek derken günü doldurduk. Poğaça ve kek yaptık kızımla ve ailecek yedik. Hatta kuzu bir parmak kadar keki ağzında şeker gibi emerek yedi ve yuttu. Hepberaber 3 saat kadar bir öğleden sonra uykusuna yattık, çokta güzel oldu ama bu seferde akşam bir türlü uyku bize uğramadığından çok geç yattık...
     Pazartesi işten gelince havayıda güzel bulunca yine attık kendimizi parka gezmeye...kuzu uzun süre karşı parktaki ördek, horoz, tavşan ve kuşlarla oyalandı, bol bol kaydı, sallandı. Bizim daka önce keşfetmediğimiz kaydırağa bağlı olan demir parmaklıklara tırmandı :) 5.kata kadar çıkınca biz panik yaptığımızdan geri indi ama belkide anneannesiyle her geldiklerinde nereye kadar tırmanıyor kimbilir?
     Hem tırmanıyor hemde başparmağıyla 'başarılı' yapıyor bize miniğim, baya bir güldük bu hareketine :))

     Bu güzel park bizim evimizin hemen önünde olduğundan kendimizi çok şanslı hissediyoruz doğrusu, nefes almak için, yazın kahvaltı yapmak, akşamlarında da yemek yemek, okey oynamak için ideal bir yer ve çocuklar içinde mükemmel tasarlanmış bir park burası, oyun alanı, oturma alanları,çay bahçesi, içinden geçen bir dersi, sürekli akan bir şelalesi, bakımlı bir bahçesi, spor aletleri ve hatta küçükte olsa bir hayvanat bahçesi var buranın. Gerçi bizim semtin heryeri butür park bahçelerle dolu, hemen karşımızda yürüyüş yolumuz var, etrafında birsürü cafe, çaybahçesi ve çocuk parkı barındıran...Kızım çok şanslı :)

21 Nisan 2011 Perşembe

Eskişehir

     Geçtiğimiz hafta ablamın kv-kp Umre den döndüler, ailece annemlerle birlikte hafta sonu ziyaretlerine gitme kararı aldık :) Cumartesi sabahı kahvaltıdan sonra düştük Eskişehir yoluna. Malum eşimde bende uzun yol yapmayı seviyoruz arabayla.

     kuzu arkada biraz bizle oynadıktan sonra uykuya geçti, bomboş yollar ve muhabbetle Eskişehir e yaklaşırken bir benzin istasyonu görünce sigara molası verelim dedik. Bahçesinde köpecikler vardı, kuzum çok eğlendi, hatta arabaya girmemek için baya direndi, bende babamdan gizli kaçak sigaramı tellendirdim.
     Bizi kapıda karşıladılar sağolsunlar. kuzumun halası olmadığından ablamın görümcesine 'halacığım' dedi miniğim ve çok sevdi. Nasıl sevgi dolu bir insan Vildan abla anlatamam. Bizde kuzuy la oynarız ama onunki bir başka :) Tam bir çocuk oluyor oynarken, miniğim deli oldu ona resmen, tabi bende çok memnun oldum.
     Yemek ve çay sonrası (burayı kısa kesmem mümkün değil; süper bir sofra kurmuş Hafize Teyzem, ellerine sağlık) sevgili arkadaşım (Nurturia dan) Çiğdem eşiyle ve güzel kızı Zeynep le bizi almaya geldiler yakınlara. Vildan ablayıda alıp buluştuk hepberaber :) Güzel bir pastaneydi sanırım, ismine dahi bakmadım.
     Bizi çok güzel ağırladılar sağolsunlar, çok güzel sohbet ettik sanki daha önce onlarca görüşmüşüz gibi, hemde hiç yabancılık çekmeden. Çiğdem cim ve eşi konuşkan ve çok canayakınlar :) Yalnıııız...kuzum bir çemkirmeye başladı Zeynep e görülmeye değerdi....beniiim...beniiim çığlıkları etrafı sardı resmen...

     kuzumun boyu Zeynepe e yetse, kesin yıkacak sandım Zeynep i ama bizimki temkinli...uzaktan çemkiriyor :))) Birara sakinliyorlar, sonra tekrar bağarıyorlardı :))) Gülmekten başka bir çözüm bulamadım açıkcası :))) aramadımda :)))
     Yüzyüze yeni tanıdığım ancak çokta sevdiğim arkadaşımla veda ettik, Ankara ya beklediğimizi belirterek :)
Doğru eve döndük, biraz sohbet kuzunun yemek saati derken akşam üstü çıktık evden onlarlada vedalaşarak.
     Şehri gezelim gitmeden dedik ama yağmur peşimizi bırakmadı doğrusu, 'Çiğ börek' yenilmeden Eskişehir den gidemezdik, daldık ünlü 'Papağan a', börek türleri pek bana göre değil, damağıma hitap etmiyor ama denedim yinede :) Ordan Porsuk Çayının etrafını gezdik, biraz alışveriş yaptık.
     Oranın ünlü bir helvacısı varmış, ablamda görmüştüm çok lezzetli, tıpkı Abdurrahman Tatlıcı nın helvası gibi, aradık ama bulamayınca başka bir yerden biraz aldık. Sonra tekrar yine yollara. Bu gezinin en hoşuma giden yanı ise kuzumun tüm gün boyunca kusmamış olmasıydı :)
     Gece 11:30 sularında eve vardık ve hemen kendimizi yatağa attık, çok gezmişiz, çokta mutlu olmuşuz...Sabah bir önceki günün güzelliğinin etkisi üzerimizde gülen gözler ve mutlu yüzlerle yaptık kahvaltımızı :)
     Teşekkürler Hafize teyze, Erdoğan amca, Vildan abla, Çiğdem cim, Ömer bey ve miniğim Zeynep :)
NOT: kuzumun Eskişehir de yeni bir huyu çıktı, umarım devam etmez. Hiçbir şekilde resim çekilmesini istemedi, yani kendisinin resmini çekmemize izin vermedi. Mantomun altına saklanarak kendini gizledi yada yüzünü kapattı :)))Bakınız şekil a...

14 Nisan 2011 Perşembe

Gözümün Nuru 'NURTURİA'--Anne Kaplanlarım :)

     Ben diyorum ne iyilik ettim ki, Allah ın sevgili kulu olmak için ne yaptım ki karşıma nurturia çıktı.
     Geçtiğimiz cumartesi kuzu için doktora gittiğimizi yazmıştım. Kontrol sonrası endoskopide karar kıldık. Ancak Hacettepe hastanesi malum; talebi karşılayamadığından hasta alımında bir sürü zorluk çıkartmış. Sonuç olarak eşim hastane ile olan görüşmelerinde çok zorluklar yaşasa da bir şekilde gün almış. Öncelikle dr. muayenesi gerektiğinden muayene randevusu almış, almış ama 11 Temmuz 2011 en yakın tarihmiş. 3 ay var o güne. Allah ım düşünüyorum ve kahroluyorum, daha acil durumlar olsa ne yapıcak vatandaş diye :(
Diyelim muayeneye gittik ve endoskopi kararı verildi, bu arada bir sürü tetkik yapılacak tabi...endoskopi gününü ne zamana atıcaklar çok merak ediyorum...
     Her sabah olduğu gibi konuyu arkadaşlara yazdım, böyle böyle diye...
Canlarım benim sanki bir çığ gibi büyüdü nurturia da konu ve herkes birbiri ardına kendi listesindekilerde görsün diye duyurmaya başladı, yetişemez oldum teşekkür etmeye :) Çekilen msj.lar, tlf. ile arayanlar, güncellemelerde soru soranlar derken salı yı salladı güzel kalpli arkadaşlarım resmen :)))
     Öyle bir duygu seli olduki benim için oturdum ağladım resmen, gözyaşlarımı tutmaya çalıştıkça aktılar...ne güzel insanlar tanımışım, nasıl uğraşıyorlar, nasıl bişeyler yapmak için çabalıyorlar...hepsini ayrı ayrı çok seviyorum, yüreklerini açtılar, kendi çocukları gibi çabaladılar...çok ama çok teşekkür ediyorum hepinize :)
     Ben yapmazmıydım böyle yardım, hemde canla başla uğraşırdım, elimden ne geliyorsa yapardım ve duyururdum aynı şekilde ama kendim için hiç alışık değilim böyle şeylere...Konuyu nurturia da yazarken, sadece güncelleme olarak sıkıntımı belirtmiştim ama onlar yazdıkça ben ağladım...canlarım dedim, ne güzelsiniz, konu çocuk olduğunda hepsi anne kaplan oluyorlar...
     Sonuç; 2 gün içinde hastaneye kuzu için başvuranlar çakıştı ve hatta bir arkadaşıma, 'o çocuk burda meşhur oldu, kaç kişi daha aradı, merak etmeyin, onun işi halloldu, gün erkene vericez' demişler :))) çok güldüm çokta sevindim, keşke her çocuk bu kadar şanslı olsa, keşke her anne-baba bizim kadar sevinse...
     Arayan, uğraşan yada elinden hiçbirşey gelmesede bizim için üzülen, iyi dileklerini ileten herkese çok teşekkür ediyorum, hepinizden Allah razı olsun :)

2.Büyük Azı

Ah bu azılar ahhh...neler çekiyoruz sizin elinizden bir bilseniz...1.büyük azıda 25 gün kusmuştu geceleri. 2.büyük azının bir ucunu biz farketmeden çıkarmış ama gerisini kusarak devam ettiriyor sanırım :( Salondaki halımız kusmuktan çürümek üzere, koku deseniz yan evlerden farkedilecek ve evde leş sakladığımızdan şüphelenecekler :))) veee ağlanacak halimize güler olduk...
Midesinde bişey yoksa, safra çıkartıyor ve öğüre öğüre...kıpkırmızı oluyor...
Bitsin artık bu işkence, ne günah işlediysek affolsun, yeterince çekmedikmi? Bu kadar çokmuydu günahımız...
Tamam tamam karamsar olmamaya çalışıyorum ama ara arada bu düşünceler dolanıyor kafamın içinde...

11 Nisan 2011 Pazartesi

Cumartesi 365 AVM

Doktor kontrolünden sonra 'nereye gitsek' diye düşünürken 365 AVM geldi aklıma, hem bulunduğumuz yere yakın, hemde çocuklar için tren var AVM yi dolaşan, kuzu da bayılıyor trene binmeye. Gittik biraz gezdik, oyuncakçılarda baya vakit harcadık ve hiçbirşey almadan çıktık. Babası trene kuzu ile binmek istedi, bindiler kapılar kapatıldı, bizimki feryat figan 'sen dit, annem bincek' diye bağarınca,ne dediysek dinlemedi, baba indi ben bindim. Klasik tren muhabbetimiz; 'cuf cuuuf, merhabaaa,hoşçakalııın' diyerek herkeslere el salladık :)

Karnımız acıktı, kuzuya güzel bir çorba aldık, önce kustu sonra geri kalanı bir güzel yedi. Alışveriş yaptık biraz migros tan, yolda kuzum uyuyakaldı ve eve girince sessizce yatağına attım minikimi :)
Uyanınca babası kendisine küs olduğunu anlattı, 'bende seninle trene binmek istedim ama beni istemedin, çok üzüldüm' dedi. Yavrum benim 'öcü dilerim babacım, söz veriorum sana,seni trene bindicem' dedi, tabi yıkıldım gülmekten. Yavrum nasılda gönlünü aldı babasının :)
Pazar günümüz koyun koyuna evde yiyip içmekle geçti resmen, yemekler pişirdim,poğaça pişirdim, yatıp kalkıp yedik, birde uzun uzun uyuduk ailecek. Bir ara hadi hava alalım, hava kapalı ama bir tur atalım dedik muhitte...çıkmaz olaydık sadece bir sokak dolaşıp kendimizi rüzgar ve yağmurun şerrinden eve zor attık :(
Sarmaş dolaş, bol sevişmeli koklaşmalı bir pazar oldu :) Öyle çok birarada olmuşuzki yavrum bugün beni aramış; annem aradı az evvel, öğle uykusundan uyanır uyanmaz kalkıp odaları dolanmış ve beni aramış, sonrada salona gelip 'annemi bulamadııım' diye ağlamış. Telefona verdi; ben:kızım neden ağladın,ben işe geldim, akşam gelince öpücem sevicem seni' der demez daha bir ağlayıp tlfu attı elinden :( Özlemiş kuzum ve bana kızgın...

30.AY DOKTOR KONTROLÜ

Kuzum 30 ayının içinde. Cumartesi dr. kontrolü vardı, aslında kontrolden çok kuzumun kusma problemi hakkında görüşme esaslı bir randevuydu bizimki. Artık dr.u sorunumuzu bildiğinden bize bu sefer kesin endoskopiyi önerdi. Üzülüyorum aslında, çok zor bir işlem olacak, 24 saat takılı kalıcak yavrumda bu alet, büyükler dahi 15 dak. takılı olduğunda dayanamıyor bu merete, 24 saat nasıl dayanacak bilemiyorum :(
Mecburuz bu işlemi yaptırmaya..daha küçükken önermişti dr. ama biz kıyamamıştık yavruma. Bu sefer herşeyi göze aldık, kurtulalım kusmasından diye, en önemliside kendisi kurtulsun, normal bebekler gibi yiyip içebilsin, bu acıyı çekmesin istiyoruz. İnşallah sonuç reflü yada benzeri, çaresi olan bir hastalık olur, bu belirsizlik bizi çok üzüyor. 'zamanla iyileşir, 1 yaşında geçer, 2 yaşında geçer...derken geldik nerdeyse 3 yaşı bitecek' hiçbirşey değişmedi. Bir sorun olduğu kesin ama şimdiye kadar bir sonuç alamadık malesef. Bizim gibi olup bir sorunu çıkmayan bir sürü bebek var ve bazısı 1, bazısı 2 bazısı daha uzun süre devam etmiş ve kendiliğinden geçmiş. Ama bu sorunun kötü bir sonucu oluştu bizde; pütürlü yediremedik öğürdüğü için ve zaten geri olan gelişimi iyice gerilemesin diye blendır kullandık bu güne kadar. Kreşe başlama yaşı geldi çattı, orda çok zorluk yaşıyacak malesef, kiloda vericek, gerçi biz buna hazırız, yeterki alışsın alır tekrar kiloyu diye düşünüyoruz. Bu durum hepimiz için zor bir durum, hakkımızda hayırlısı olsun, yavrum iyileşsin, ameliyatsa ameliyat, ilaçsa ilaç, hazırız yani...

Dr. kontrolünde yüzümüzü güldüren şey yokmuydu; olmaz mı? Süper olmuş boy kilo gelişimi :)
Boy: 89,5
Kilo: 13,050
Boy 50 persantile ulaşmış, kilo 50 persantili geçmiş..çok mutlu olduk çok, Allah her anne-babayı bizler gibi sevindirsin inşallah :)
Tabi bu gelişimi pediasure ye borçluyuz, içmese bu sütü mümkün değil bu kadar hızlı büyümesi. Allah bu ilacı bulandan ve bize verenden razı olsun :)
Şimdi asıl uğraş başlıycak bizim için (uğraş derken zorlanmayız kesinlikle,ne kadar zor olsada bizim için çare olduğundan, elimizden ne gelirse yapıcaz gün alıp yaptırabilmek için).Bu işi en güzel Hacettepe yapıyormuş, talebi karşılayamaz hale geldiklerinden, muayene ve tetkikler için gün alma işlemlerini bir hayli zorlaştırmışlar malesef, bir yolunu bulup yaptırıcaz elbet. aşkım gün almaya çalışacak, bir yolunu bulacak bakalım....

6 Nisan 2011 Çarşamba

At Desenli Pijama ve İlk Parmak Boyası Deneyimi

Yavrum benim...anneannesi at desenli pembeli beyazlı bir pijama takımı aldı yavruma, çok sevdi, çok sevindi, tek tek gösterdi herbirini ve 'bu ne' diye sordu durdu :)
Babasına gösterdi, bir havalara girdiki sormayın, kırıtarak geldi geçti önümüzden, tam Cilve :)))
Bu arada belirteyim hemen; çamaşır sepeti en favori oyuncaklarından, bebekliğinden buyana öyle oldu, pekçok bebekli evde olduğu gibi ve 2. çamaşır sepetimiz, ilkini kırdı hanfendi :)))
İlk kez parmak boyası yaptık canım kızımla, bende kendi ellerimi boyayıp zevkine vardım pisliğin :))) ellerini vıcık vıcık boya yapıp resim defterinde şekiller yaptı, zevkten dörtköşeydi resmen, çok eğlendik, demekki sık sık tekrarlamalıyız bu aktiviteyi :)
Sonrasında hiçbiryere dokunmadan doğru banyoya koştuk, yıkanıp paklandık misler gibi kızımla :)

Nurturia Buluşması-2 nisan 2011

Çok çok çok sevdiğim arkadaşım Yasemin İstanbul dan bizleri ziyarete geldi ve haftalar öncesinden planlar yaptık. Ayrıca Bilge(iça)'de bizi tanımak istediğinden minik kızı Dila Zeynep ile geldi aynı gün :) Ancak hava şartları iyi olmadığından Pelit Pastanesi ni görüşme yeri olarak ayarlama durumunda kaldık.
Çok güzel dolu dolu bir gün geçirdik kızımla o gün. Tabi sabah evde kahvaltısını kusması ve Pelit te yine kusması haricinde :( Sonrası çok güzeldi, tanıştık, kaynaştık, bir sürü yeni arkadaş ve zaten tanıdığım arkadaşlarımlada görüşme imkanı buldum, kuzum da çok eğlendi, çocuk oyun odasıda mevcuttu ve masamızı ona göre ayarlamışlardı mekan sahipleri sağolsunlar. Kahvaltı menüsü beklediğim kadar çeşitli olmasada mekan, servis ve ilgi alaka gayet iyiydi :)

Güzel bir kahvaltı sonrası sağolsun Ülkü cüm bizi evinde ağırladı, birsürü hazırlık yapmış iki çocukla. Ellerine sağlık canım, gülen yüzün ve zahmetlerin için çok tşk ediyorum :)

1 NİSAN

Doğum günümü kutladık naçizane :) Annemlerin yatılı misafiri vardı, getirin bize çay içeriz dedim o gece. Geldiler daha bir şenlik oldu, sohbet muhabbet, çayın yanında pastamıda getirdi canım kocam, üfledik kızımla, tabii bidaha bidaha :)))
kuzu resimlerde de görüldüğü üzere utandı resim çekinirken ne hikmetse :)) Normalde 'çek meni' diye kendi ısrar ederdi ama sanırım misafirden çekindi.
Bu yılda diğer yıllarda olduğu gibi ailemle, tüm sevdiklerimle sağlıklı, huzurlu ve bol paralı bir yıl diliyorum Allah tan :) Amiiin...

DEDEEE...

kuzu dedesine aşırı düşkün, babam çocukla çocuk olmayı öyle iyi beceriyor ki, kuzumun onu sevmemesi, oynamaması mümkün değil. Dede deyince ağzından sanki bir dede daha çıkıyor :) Buda beni ziyadesiyle sevindiriyor :)
Canım babacığım :) kuzum la yerlerde yuvarlanır, onun dilinden konuşup bağrışırlar beraber, resmen peşinde dolaşır dedesinin miniğim :)
Allah ayırmasın anamdan babamdan, sağlıkla nice yıllar görelim inşallah hep beraber :)