30 Kasım 2018 Cuma

Yüz & Blog Takip Zinciri

   
alıntı
     Takip sayım 100 olmuş. Ne tatlı, ne sevindirici arkadaşlar. Önce yazmayayım demiştim ama takip sayımı 100'e ulaştıran blog arkadaşım sevgili Sakura Mevsimi 'da yorumda yazınca cesaret geldi, utancımı bir kenara bırakıp paylaşayım, bu da burada kalsın dedim :)) Hem izlenme sayım 100 oldu, hem de Sakura Mevsimi ile tanışmış oldum. Ayrıca çok güzel bir paylaşım yapmış Sakura (Etlinliği Deeptone'den okumuştum ama paylaşmaya vakit bulamamıştım, kısmet bugüneymiş); Blog takip etkinliği adı altında. Şöyle ki;

 ''Herkese merhaba! Yepyeni bir blog takip etkinliğini paylaşmak istiyorum. Blogcular olarak birbirimizi takip etmek, daha çok okumak, yeni bloglar tanımak için harika bir fırsat! İsteyen herkes bu etkinliğe katılabilir. Yapmamız gerekenler ise çok basit;
  • İlk olarak listedeki blogları sırayla ziyaret ederek izle butonundan takibe almak ve kendi blog adresinizi de ekleyerek kısa bir yorum bırakmak. Bu yorum ile blog keşif etkinliğine katılmış olacaksınız.
  • Sonrasında bu yazı gibi bir yazıyı blog sayfanızda paylaşmak (yazının altına buradaki blog linklerini ve sonrasında da kendi blogunuzun linkini de ilave ederek blogunuzda paylaştığınızda bizler de sizin blogunuza ziyarete geleceğiz). Sonrasında sizleri ziyaret edenler de sizin blog yazılarınızı kendi bloglarında paylaştıkça blog takip zinciri büyümüş olacak ve harika bir keşif etkinliğine dahil olmuş olacaksınız.
  • Katılan Bloglar

    http://kelebeketkisi39.blogspot.com
    http://neselisusevim.blogspot.com
    https://www.lerzankaradan.com
    https://esratakim.blogspot.com.tr
    http://yelizinkesifleri.com                                                                           
    https://www.masalzehra.com
    http://beautypery.blogspot.com
    https://makyajliyorum.com
    https://www.deryaninsporgunlugu.com
    https://www.deryasoyguel.com
    https://www.deriasworld.com                                                         
    https://sakuramevsimi.blogspot.com
    https://kadincada.blogspot.com/
    https://gunesebakarken.blogspot.com/
    https://birpembesever.blogspot.com/
    https://albatrosungunlugu.blogspot.com/
  • Blog takip etkinliği süresizdir, her türlü blog, etkinliğe katılabilir. :) ''                    

Blog Takip Zinciri...daha çok arkadaş, daha çok bilgi ve paylaşım, ne güzel bir isim. Eline emeğine sağlık Sakura Mevsimi :)







27 Kasım 2018 Salı

Hastamız Var

     İnanılmaz karmaşık bir hafta geçirdik ailecek. Ablam hastaneye kadırıldı, beyin damarı tıkandı, kısmi felç oldu malesef. Bir hafta içerisinde her günümüz hastanede geçti. Koşturmadan çok bekleyiş bizi çok üzdü, acaba düzelecek mi endişesi...derken şükürler olsun daha iyi. Dün taburcu edildi, kalan arızalar dışardan tedavi ile düzelecek inşallah. Hastamız olunca şehir dışından akrabalar geldiler sağolsunlar. Annem, babam memlekette, onlara haber versek, gelene kadar bize inanmayacaklar sıkıntıdan hasta olacaklar diye düşünmekten kahrolduk.
     Belki daha önce bahsetmişimdir, annemin buradaki evini kapatmıştık ve memlekete gitmişti babamın yanına. Bana ev bakın kışın Ankara da olayım diyordu epeydir. Ablamın hastalığı vesilesiyle, acilen evi bulduk. Ortancı ablamla dönüşümlü hem hastaya refakat ettik, hem misafirleri ağırladık, hem de bulduğumuz eve eşyaları taşıyıp yerleştirdik. Tam laz işi oldu bizimkisi :))) Duyan hem şaşırıyor  -bu ne hız diye, hem de gülüyorlar bize :))
     Evi daha dün yerleştirdik, anneme haber verdik ev bitti diye. Ablamın hastalığını da bugün gelince haber vermiş bizim ortanca. Çok üzülmüş, sitem etmiş haber vermediğimiz için ama kendisi de tansiyon ve kalp hastası. Mecbur kaldık söylememeye. Babam daha 4 yıl oldu beyin damarı tıkanıklığı yaşayalı...velhasıl ikisi de habersiz geldiler, ev tutuldu dedik sadece.
     Benden haberler böyle, koşturma, üzüntü, telaş...sizleri takipteydim, dün ve bugün işe geldim. Birkaç gün daha izin alacağım bakalım, yardım edeyim evdekilere, eksik olmasınlar gelen giden çok olur.
     Kızıma gelince, O da çok üzüldü teyzesine, hemen bir not hazırladı kalpli, sevgi, sözcükleri ve iyi dileklerini belirten, teyzesine yolladı. Hep merak içinde bekledi, dua etti minnağım :) Bugün anneannesinin geleceğini duyunca okula gitmemek için türlü bahaneler buldu ama nafile başaramadı. Akşam göreceksin diye ikna ettik bakalım.

Annemin yeni evinin bahçesinden çektim, çok güzel renklerine vuruldum. Hayırlı olur inşallah yeni evi :)





   
     Yukarıdaki resimler Pinterest ten alıntı. Ne kadar güzeller. Yaparım ben bunları, evin çeşitli yerlerinde değerlendiririm diye düşündüm. Geçen hafta sonu kızıma oda takımı bakmıştık Siteler den. Süslemeler için Pinterest e girin demişlerdi mağaza sahipleri. Seneler oldu ben üye olalı ama açıp bakmayı çoktan bırakmıştım. Neler neler var, insanın aklına gelmez bu fikirler, harika hepsi :)
     Şu pompomlar, kelebekler ve birsürü fikir. Hele bir rahatlayalım ailecek, herşey normale dönsün, hafta sonları başlarım ben bunlara :)

      Son okuduğum öykü, yeğenimin hastanede refakatçi olduğum günlerde elime tutuşturduğu Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu oldu. Bu ne dedim 50 sayfalık bu 1 saate okunur. Hiçte öyle olmadı, kaldığımız servis Nöroloji olunca...hastaların birçoğu kendinde değiller, bağarıyorlar, ağlıyorlar, hertürlü ses mevcut. Refakatçiler herkesin hastasına koşuyorlar sağolsun, tabi bizde onlara yardım ediyoruz. Hal böyle olunca dikkat kesilip okuyamadım iki satır yazı. Eve gelince okudum uyuyamadığım bir gece. Fazla tasvir beni sıkıyor ama genel olarak sevdim. Tek taraflı bir aşk hikayesi ve okudukça kime kızmalıyım, kim haklı inanın şaşırdım. Kadın kendine eziyet etmiş...orası kesin. İkilemde çok kaldım okurken.

15 Kasım 2018 Perşembe

Bizden Haberler...

     Pazar günü sahte bir güneş, yakıcı bir soğuk vardı Ankara'da. Bilemiyorum belki biz öğleden sonra çıktık diye soğuktu. Yinede Ahlatlıbel'de yürüyüş yaptık renk renk sonbahar yaprakları arasında.  Kuzuyu parkta oyaladık. O ısınmışlıkla birer bira içip atıştıralım diye dışarda oturduk. Kısa süre içinde buz tutan yerlerimiz nedeniyle içeriye dar attık kendimizi :))


      Sonrası mis gibi sıcak ev halleri...


Kızımın 1. yazılıları bitti çok şükür, bizde bir rahatlama baş gösterdi. Gerçi artık başında oturup çalıştırmıyoruz ama yönlendirmek ve evde ortam ve sessizliği sağlamak adına çalışmalarımız oluyor.  Aralık ayında 2.ler başlıyor, yine kampa gireriz ailecek :)) Henüz 5. sınıf öğrencisi olduğunu düşününce yüreğimi afaganlar basıyor resmen. Yok arkadaşlar yok, sakın ola geç anne baba olmayın. Bir saatten sonra gerçekten yetişemiyoruz ve çok zorlanıyoruz. Tabi başa gelen çekiliyor o ayrı.


Geçen akşam klasik instagram kızı olarak, o mecralarda öğrendiğim Havuç Rüyası tatlısından yaptım. Kızımın hakkını yemeyeyim, epey yardım etti bana. Görüntüsü cezbedici, tadı ise hafif ve hoş. Misafir içinde hem görsel hem tat olarak isabetli bir seçim olur diye düşündüm. Tabi bu seferki kendimize :) Benim bisküvilerim az olduğundan 3 kat ve ara ara dizerek yaptım ama aslı daha sık ve 4 kat bisküvi ile yapılıyor.


     İşlerim çok yoğun ama sırf dinlenmek için bile olsa, takip ettiğim blogları okuyup ziyaret ediyorum. Bana da bekliyorum. Bu aralar yeni yeni blogerlar katıldılar aramıza. Ne hoş oldu, yeni yüzler, başka başka tarzlar. Deeptone'nin katkısı çok fazla farkındayım. Sevgiler hepinize :)



7 Kasım 2018 Çarşamba

Tuz Gölü

   

      İş yerim çok yoğundu 2 haftadır. Genel Kurul hazırlıkları, seçimler, kazananlar, tanışmalar, işler güçler derken...daha da tam oturmadı ama iki arada giriyorum bloguma. Kurul nedeniyle Cumartesi çalışınca, bana ve aileme pazar günü yaptığım programla nefes aldırdım diyebilirim. 42 yıldır Ankara dayım ve yanıbaşımızdaki Tuz Gölü'ne gitmeyi nedense hiç düşünmemişim. Geçen hafta nette gezinirken gördüm. Kendime hayret ettim aklıma gelmemiş niyeki...
     Kahvaltıyı zaman kaybetmemek için dışarıda yaptık. Gölbaşı'nda Hamlakit restaurant var. Karadeniz yemekleriyle ünlü. Kahvaltısı da öyle. Mıhlaması vs. mevcut. Manzara yok, öyle süslü püslü yada lüksü de yok ama özellikle Karadeniz tadı almak isterseniz gidin derim ama hafta sonu çok kalabalık. Fırsat varsa hafta içi gidin. Kahvaltı tabağını hiç sevmedim ama mıhlama ve yumurtalı kavurma bir harikaydı. Neyse çıktık yola. Hepsi 1 saati buldu sanırım yada biz Konya tarafına hiç arabayla gitmemişiz, yol farklı gelince anlayamadık saati :))


      Önceden hazırlıklıyım ben tabi, Tuz Gölü ile ilgili tüm yazıları okumuş hatmetmişim. Kaç mineral var içinde, yok egzamaymış, ağrıymış nelere iyi geliyor...Ne yenir, ne içilir vs. Anlattım yolda bizimkilere rehber hizmetiyle :) Onlar alışık zaten bana, haliyle görev oldu benimki. Öyle olduki eşim yoluda bana sorar o derece. Terlik götürün yanınızda yazıyordu gezi yazılarının birinden okumuştum. Fazla yürüyünce kuru tuz parçaları ayaklara batıyormuş, aldım tabi terliklerimizi.
      Göl kenarında bir tesis kurmuşlar hemen yolun sağında. Dışarda ücretsiz otopark var. Sanırım Kapadokya yada Konya yönünde giden tüm tur otobüsleri buraya uğruyorlar. Çinli mi, Japonmu kestiremediğim türlü türlü de turist var içlerinde. Birbirimize yardımcı olarak çektik fotoğrafları karşılıklı.
     Öyle bir an olduki, toplu bir gurubun resmini çektikten sonra verdim turist bayana telefonunu, baktım çektiğim fotosuna bakıyor. Gayri ihtiyari sormuş bulundum;(hani bizler sorarızya beğendin mi anlamında birbirimize) Olmuş mu? deyivermişim, eşimle kızım yıkıldılar bana. Yok okey diyecekmişim, ne anlasınlarmış -olmuş mu-dan :)))


     Çok faydası oldu terliklerin bana ve kızıma ama eşim hep çıplak bastı yere. Yaklaşık 2 saat kadar kaldık biz tesiste. Epey kalabalık gölün üstü. Bir kesim gidiyor, diğerleri geliyor. Biz epey uzağa gittik. Bol bol fotoğraf çekildik. Manzara nefisti. Öyle rahatladık ki anlatamam. Okuduğumda çokta inanmamıştım ama gerçekten insanda hamamdan çıkmışsın hissi uyandırıyor, huzurlu, dingin :) Eşim ufkun geniş olmasına bağladı, epey büyük bir alanda ve bembeyaz. Hem kar görüntüsü yada çöl, hem de deniz görüntüsünü andırıyor ve huzur veriyor. Bir kısım insan, elinde birşeylerle tuzları eşip poşete koyuyorlardı. Hatta benim terlik poşetime bile göz diktiler hazırlıksız gelenler :)) Tesise geçmeden dışarda büyük bir çeşme yapmışlar, gölden çıkanlar ayaklarındaki tuzları yıkayabilsinler diye, biz de orda yıkadık. Yanımda küçük havlu da götürmüştüm kurulama için, epey işime yaradı. Bu arada siyah alt ile gitmeyin oraya yada koyu renkli olanla, tuzlu suyun kalıntıları siyah taytımda haritalar çizdi resmen :)) Allah tan direk eve gittikte sorun olmadı.



Tam klip çekimlik yer :))


     Tuz Gölü nde epey debelendikten sonra Türk Kahvemizi de içip alışveriş bölümüne geçtik. Vazgeçilmezim magnetimi ve bir iki ıvır zıvırı da alıp dönüşe geçtik.


     Kuş gibi hafif hissettik kendimizi, eşim de ben de sık sık ayak bacak ağrılarından yakınırız. İtiraf ettik çıkarken hiç ağrımıyorlar diye.


6 Kasım 2018 Salı

Mimlendim :)


      Yeni bir mimim oldu, sağolsun Beyaz Yakalı beni de dahil etmiş. Mimin fikir annesi İnciden Notlar. Bu mimi cevaplayan arkadaşlarınkini okudum hepsi ne güzel fikirler üretmişler, ne harika cevapları var. Özellikle Beyaz Yakalı öyle güzel cevaplar vermiş ki, blog arkadaşımla gurur duydum. Ellerine sağlık :)
     Gelelim benimkilere;

1. Sihirli değnek elinizde...İlk olarak ne yapmak isterdin?

Zorlu günlerden geçtiğim ama asla yılmadığım, çaresi elimde olmadığından yokmuş gibi yapıp, Allah'a dua ettiğim ve sevdiklerimle mutlu olmaya çalıştığım şu günlerde, değneğimle kötü insanlara dokunup, yaptıklarından pişman olmalarını ve özür dileyip ıslah olmalarını sağlamak isterdim. Bunlardan sadece benim çevremde yok elbette, dileğim kişisellikten de ibaret değil üstelik. Dünya üzerindeki tüm kötülükler adına dokunacak o değnek...

2. Hangi çizgi filmdeki karakter olmak istersin?

Ben iki tane seçmek istiyorum olamaz mı? Biri çocukluğumun sevgilisi Şeker Kız Kendi...ah nasıl severdim o lüle lüle saçlı, buğulu gözlü iyilik timsali kızı :)
Tabi birde tatlış kız Haydi var, hani derelerden tepelerden, uçsuz bucaksız yeşilliklerden koyunların yada köpeğinin peşinde çılgınca ve özgürce koşan, somun ekmeği ısırıp bir fırtta mis gibi sütünü içip büyükbabasını öptüğü gibi kendini güzelliğe atan Haydi...

3. Geçmişi değiştirme imkanın olsaydı neyi değiştirmek isterdin?

Atatürk ü ölümsüz yapmak...Sanırım en büyük isteğim bu olurdu ki şuan yaşadıklarımızı yaşamazdık Atam yaşasaydı.
Ayrıca mesleğimi tabiki, bu da yaklaşık 20 li yaşlardaki tercihlerimden kaynaklıydı. O yıllara bu akılla dönmek imkansız belki ama hayal buya :)  

4. Tarihte hangi zamanda hangi olayın içinde olmak istersin?

Geçmişte yaşamak istemezdim, ismimin anlamı gereği gelecek, yarın beni daha çok cezbediyor.

5.Görünmez olmak mı yoksa insanların düşüncelerini okumak mı?

Düşünceler çok özeldir benim için, merak etsem de yine de okumak istemezdim izinsiz. Görünmez olmayı ise çocukluğumda hep isterdim. Şimdi düşününce korktuğumda istemişim görünmez olmayı. Mesela iğne vurulmaya gideceğimde, düşüp yaralandığımda annem beni (eskiden çok vardı) polikinliğe götürmesin diye yada (uzun saçı çok seviyordum ama kıvırcık olduğumdan bonus gibi oluyordu uzayınca) heray saçların oğlanlar gibi kesilmek üzere kuaföre gitmeyeyim diye isterdim hayal ederdim kendimi :))

6. Bir ünlü ile tanışacaksın. Kim olmasını istersin?

Tabiki Mustafa Kemal ATATÜRK :)

7.Eger insan olmasaydın ne olmak isterdin ?

Ay yok ben başka birşey olmak istemezdim, aklı olan tek varlık insan. Gerçi aklımın ne kadarını kullanabildiğimde tartışılır ama yine de ben insan kalmak isterdim :)


Zevkle cevapladım, tam da boş vaktime denk geldi, gönlümce cevapladım, umarım siz de beğenirsiniz, isteyen tüm bloger arkadaşım yapabilir, sevgiler :)

1 Kasım 2018 Perşembe

Doğum Gününde Beypazarı

     Yoğun bir hafta sonundan sonra yoğun bir iş hayatına dönüş yaptım Salı günü. Genel Kurulumuz var bu hafta sonu ve iyiki 3 günlük tatil yapmışız dedik ailece :)
     Can kızımın 11. yaş günü kutlamaları vardı. Parti istemedi bu yılda, arkadaşlarıyla geçireceği yada aile bireyleriyle olandan...bizimle şehir dışına çıkmak istedi sadece. Akdeniz-Ege en az 6 saatlik mesafe olduğundan, Karadeniz kesimi soğuk yada yağışlı olacağından tercihimizi sadece Beypazarı'ndan yana kullandık. Uzun zamandır gitmemiştik. Hayalimizde doğada kahvaltı, sonrası çarşısını gezip ıvır zıvır almak ve tabi dövme (hint kınası) yaptırmak vardı.
     Hava tam istediğimiz gibiydi Cumartesi, günlük güneşlik. Yine de kahvaltıyı mis gibi kuzinenin başında kapalı alanda yapmak iyi geldi. Sonrasında bol bol video ve fotoğraf çekimli bir doğa yürüyüşü yaptık. Kızım ne isterse o oldu. O söyledi biz yaptık, elimizden geldiğince mutlu etmeye çalıştık.

Havanın güzelliği









     Sonrasında çıkıp çarşıyı dolaştık, köy ürünlerinin tadına baktık. Havuç suyu bilenler bilir Beypazarı'na gidenlerin içmeden dönmediği, tadına doyum olmayan içeceğidir. Yanına karadut suyu da koymuşlar ama karadut benim için Ege'nin içeceği olduğundan yüz vermedim hiç. Oraların kekiği, ıhlamuru benim vazgeçilmezim. Hele köy ekmeği, simidi, 80 kat baklavası, havuçlu lokumu, havuçlu sabunu almadan gitmediklerimden.

Gördüğünüz Hint Kınası 2 güne silindi bileğimizden. Daha önce yaptırdıklarımız bir hafta kadar kalıyordu :(
Hepimiz geçtik arkaya eşim bile :)))

Yazdığına göre 70 li yıllarda görülmüş Beypazarı'nda en son panter. Ne olduysa kaybolmuş ama halen varlığına inanıyorlarmış.

Her köşesini bir uçtan bir uca gezdikten sonra, veda ettik Beypazarı'na.
Kızımın pastasını kesmek ve yemek yemek için Bahçelievler'i seçtik. Ankara'nın akşam keskin soğuğu başlamıştı ama Bahçeli resmen fıkır fıkır genç kaynıyordu. Neredeyse tıklım tıklımdı sokaklar. Hiç mi üşümez bu gençler ayol dedik ve yaşlandığımızı düşünüp gülüştük eşimle :)) Güç bela bir yer bulduk kendimizi sıcağa attık. Alttan üflemeli masalar yapmışlar iliklerim ısındı :)) Kızımın pastası geldiğinde tüm mekanın alkış tutması çok hoşuna gitti, nasıl edalar nasıl teşekkürler...bayıldık seyrederken. Çekirdek aile olarak video ve fotoğraf çekiminden sonra evimize yollandık. 


Sözümüz henüz bitmemişti, haliyle oturduk yere Monopoli oynamaya başladık. Baktım eşim mızıkçılık yapıyor, ev mev aldığı yok, zar tutup kendini iflasa sürüklüyor :))) Dururmuyum, hemen gizlice aldığım evleri ve paraları sakladım, ettim iflas :))) Mecburen kızımla eşim kaldı sona...Biz çıkalım kerevetine....


Böylece bir doğum gününü daha kapattık demiştim ama ertesi gün arkadaşım ve kızıyla planladığımız buluşmada sürpriz bir doğum günü kutlaması hazırlamışta haberimiz yokmuş. Çok çok sevindi yavrucuğum, şaşkınlığını izledim videodan defalarca, tabi kendimi de :))
Pazartesi mis gibi evde geçti, yemek temizlik ve kızımın dersleri ile. Bir ara çarşı yapıp, azıcık paten kaydı, buda ödül niyetineydi. Nice 3 günlere diyelim :)) 💕

Bu arada memleketimden gelen fotoğraf içimi yaktı, bizim oralarda hava çok güzelmiş hafta sonu, arada yağmur atıştırıp geçmiş. Dere tepe gezmişler İstanbul'dan gidenler. Bilseydim dedim içimden...