28 Mayıs 2013 Salı

Gökkuşağı Kek

     Yine dolu dolu bir hafta sonundan daha merhaba :) Tatlı bir yorgunluk var üzerimizde, dün elim kolum kalkmadı yorgunluktan,bugün daha iyiyim şükür. Cuma akşamı geç yatınca, cumartesi geç kalkmak farz oldu, geç kalkınca da tüm gün uyuşuk geçti. Kahvaltı sonrası evle uğraştım hep, sonra kuzumla yeni bir kek denemesi yaptık, gökkuşağı kek.
     Sanırım benzerini 'marmelat' ta okudum,o buton kek ti ama biz gökkuşağı koyduk adına. 3 renkten oluştu, evde yaptığımız normal keki, 3 kaseye böldük, içlerine farklı renklerde gıda boyası ekledik ve karıştırdık, sonrada sırasıyla kalıba aktardık. unutmadan yazayım, ilk olarak kalıba, ıslatıp şişirdiğimiz kuru üzümleri koyduk ki, ters çevirdiğimizde üzümler bize baksın. Ev yapımı meyve suyumuzla beraber, balkonda masamızı hazırladık, kekimizde pişince, afiyetle yedik. Kuzum ev temizliğinde bana yardım ediyor artık, umarım çocuk işçi çalıştırmaktan içeri alınmam :)) İşler bitince bir uçak çalışması yapmış, bu barbiler de uçakta yolculuk yapıyorlarmış:
     Yemek ve uyku fasıllarıda bitince, akşam üzeri güneş te batmak üzereyken çıktık dışarıya. Hava hafif serinlemişti, yürüyüş yaparak Bahçelievler e gidelim dedik. Bu aralar Konya yolu genişletiliyor,
      Acayip şekilde yorulmuş olarak döndük Bahçeli den, son 10 dk. lık yol bana ölüm geldi resmen,dizlerim tutmadı ama bir gayret yürüdüm.
*****Pazar günü mis gibi kokularla uyandım, aşkım yine döktürmüş, güzel bir kahvaltı hazırlamış, uyandırdı bizi, bizde miskin miskin kediler gibi birbirimize sürtünerek uyandık :) Saat 10:30 suları. Sonra bir hız hazırlandık ve Dilek cimdeki güne yetiştik, yetiştik diyorum ama tek çocuklu aile olarak, günlere ilk gidende biz oluyoruz nedense :)) Hepsi geç kalıyorlar. Dilek cim döktürmüş yine, diğerleride tek tek dökülünce...sohbet, kahkaha...

24 Mayıs 2013 Cuma

Sarı Papatyam

Kuzucum çoktandır babasının işyerine ait tesislere gitmek istiyordu, akşam yine erken çıkmışlar iş-kreşten, çıkışta gelip beni aldılar, dooooğru yemeğe gittik mekana. yemeğini yer yemez oyun alanına gitmek istedi, bizde çayımızı içerken sohbette edebildik başbaşa. Sonrasında, bahçedeki parka götürdük , orda da bol bol foto çektim, çekildim :))
      Malumunuz her sabah kahvaltısını babasının elinden yiyor. İlk defa aklıma geldi, anısı olsun dedim, çektim fotolarını...aşkım halime güldü 'nerdeyse her anımızı çekiyorsun' dedi. haklı valla, aklıma gelen heran, makine elimde :)))
      Eskiden böyle tutturmaları yoktu ama şimdilerde ısrarı öğrendi. Parktan çıkmak istemedi, 'hemen gidiyormuşuz, biraz dahamış..vs.' Gerçi tuttursa da diretmiyor şimdilik, biz hadi deyince söylenmeye başlıyor ama bir taraftan da arkamızdan geliyor :))

23 Mayıs 2013 Perşembe

Trambolin i seviyor

      Bir haftalık aradan sonra bu Pazartesi kreşe başladı. Annemdeyken uyku ve yemek düzeni tamamen değiştiğinden, hafta sonu sabah 10 lara kadar uyudu,akşam da 12 lerde uyudu malesef. Pazar akşamı da çok geç yattığından, Pazartesi sabah uyanmakta zorlandı, doğru dürüst kahvaltı yapamadı. Akşam geldiğinde de çok sinirliydi, nerdeyse herşeye kızgındı, sarılıp yattım kuzuma. Ertesi gün daha iyi gitti kreşe, dün de babası nöbetten çıktığından, beraber evde takıldılar. Salı akşamı kuzumla Armada ya gittik, yemeğimizi yedik, bir güzel alışveriş yaptık. Ayakkabı aldım kuzuma. Giydikleri önden epey darbe almıştı.
      Geçen yıl almak istediğim bir ayakkabıyı bulup aldım. Hem deniz-havuz da, hem park-bahçe de, hem de kreşe giderken giyebileceği birşey. Ancak kendisi hiç beğenmedi. süslü değilmiş. Girdiğimiz mağazalardaki yardımcılara 'önünde kurdele olsun, kapalı olsun ve kızmızı olsun' şeklinde isteğini anlattı ama ben de kapalı istemediğimden alamadık. Aldığımız ayakkabıyı giymesi için önce oturup anlattım nerelerde giyeceğini, neden aldığımı vs. sonra da rüşvet adına; çocuk makyaj malzemesi almak zorunda kaldım. Foto da görünen yeni ayakkabıları: Birde kreş içinde giyebileceği, yazlık bir ayakkabı yada sandalet daha lazım, bakalım yakında onuda buluruz, yalnız bu kadar seçiciyken, işim zor...

*****Uzun zamandır arkamdan ağladığını hatırlamıyorum. Dün sabah babasına teslim edip, evden ayrılırken arkamdan epey ağladı 'anne gitmeee, beni bırakmaaa, bende seninle geleyiiim' diye diye bağardı, hatta balkona çıkıp, ellerini açıp çağardı, ağladı yine. İçim sızladı, canım yandı, kendime gelebilmek için dua okuya okuya gittim işe :( Öğlen tatilinde yine evdeydim, yemek yiyip ayrılırken, yine aynı manzara, kuzumun gözyaşları nasıl aktı...niye böyle oldu anlamadım :(( *****Akşam iş çıkışıma gelmişlerdi baba-kız 'hadi, dışarda yiyelim' dedi aşkım. Tigem e gittik, iyiki gitmişiz, buraya genelde hafta sonu gidiyoruz, çok kalabalık oluyor, ayrıca oturacak yer bulmakta zorluk çekiyoruz.

     Kesinlikle hafta içi yine gitmeliyiz. Kuzum bir güzel oynadı, yemeğini çok güzel yedi, hatta ben bitti derken, geldi tepsiden kendi kendine alıp yine yedi, 41 kere maşallah. Sonra kendine küçük arkadaşlar buldu, onlara akıl verdi :))Sen şurda dur, sende şurda, hayııır o çok tehlikeli, yapma... :))         Şimdiye kadar Trambolin denemelerimiz hep başarısız olmuştu, ya biz isterdik zıplamasını, yada kendisi niyetlenirdi ama ayakkabılarını çıkarıp içeri girer girmez anında çıkardı zıplamadan...taaaki Nisan sonu Erzincan daki çocuk oyun alanına gidene kadar. İlk defa orda, Azra ablasıyla zıpladı Trambolin de. Çok sevinmiştim, hatta ablama anlatmıştım, korktuğunu. İşte Ankara daki ilk trambolin denemesi, yok yok ne denemesi sanırım 20 dk. kadar zıplayıp durması; 22.05.2013 tarihineymiş kısmet :)) Çok sevindim, çocuklar içinde çok faydalı bir hareket olduğunu bildiğimden, süreyi mümkün olduğunca uzun tuttum,yüreklendirdirdim kızımı.
     Bu aralar birde kreşle ilgili sıkıntısı var: Yılsonu gösterisi için çalışma yapıyorlarmış,  'kedi' :)))) rolündeymiş. Bunu istemediğini söylüyor sürekli, 3 kız 'gül', 3 kızda 'kedi' imiş. 'ben gül olmak istiyorum' diyor :))) Oturup konuştum, her rolün güzel olduğunu vs. ama haklı yaaa, gül varken...kim kedi olmak isterki :))) Sonra salı akşamı bana şöyle birşey söyledi 'anne biliyormusun? Kedi olmak demek miyavlamak demek değilmiş, sadece şarkısı varmış, o söylenecekmiş' içimden epey güldüm, rahatlamış kuzucum.

21 Mayıs 2013 Salı

Süper Bir Hafta Sonuydu :)

      İnanılmaz derece de dolu geçen bir hafta sonu oldu bizim için, üstelik tamamiyle sürpriz olarak gelişti. Cumartesi günü yüzme kursu vardı, iptal edildi. Bu arada canım arkadaşım Ezgi ile haberleştik, güzel kızı Zeynep Duru ile geldiler bize. çok sevindi, tabii biz de çok sevindik, bir süredir görüşememiştik, havalar kapalı olunca, insanın içinden de birşeyler yapmak pek gelmiyor malum. Önce yemeklerimizi hazırlayıp bir güzel balkon keyfi yaptık yemek yerken. Çocukların karınları doyunca, attık onları oyun odasına 'serbest gün' ilan ettim üstelik. Oda halk pazarına döndü birkaç dakika da :)))
      Yemek sonrası şarkılar, türküler başladı...bize güzel bir konser verdi :) Kulaklarımız şenlendi. Ezgi cim eli boş gelmemiş, getirdiği pastayı üflettirdik çocuklara, çok mutlu oldular kuzularım :)              Hava kararmaya başlayınca, balkon sefamız yeniden başladı. Çok çok eğlendik, dertleştik, harika bir akşamdı, tek eksiğimiz Recai idi, inşallah yakın zamanda oda aramıza katılacak, hep beraber nice eğlenceli günler geçireceğiz.
 ***Pazar günü, tlf görüşmeleri sonucu, Yasemin lere çaya davetliydik. Evleri bahçeli, ayrıca Dost ve Ares adında 2 köpekleri var. kuzum onlarla çok iyi anlaşıyor, biz korkuyoruz ama kuzum köpeklerle sarmaş dolaş resmen :)) E birazcıkta attım tuttum :)))
      Harika bir hafta sonundan sonra, dinlenmiş, neşelenmiş bir şekilde yeni bir haftaya başladım, tabi aşklarım içinde aynı şey geçerli. Her günümüz böyle geçsin inşallah :)

14 Mayıs 2013 Salı

Anneler Gününüz Kutlu Olsun...

      Günlerdir yazamadım buraya, işyerinde denetim var, iş dışında nişan, misafirlik vs. derken zamanım olmadı. Postlarımın birikmesinden hoşlanmıyorum, anı anına yazmayınca unutuluyor ayrıntılar. Cuma akşamı aşkım bilgisayarın başında açmış şarkı türkü söylüyor, müziklerini bir yerden indirmiş, sözleri de yazılı bulmuş, güzel bir konser verdi saatlerce, bende hızımı alamayıp ütü, yerleştirme vs. ne iş varsa yaptım, arada konsere katıldım tabi ama evde birileri şarkı söylüyorsa...benim ev kadını ruhum canlanıveriyor ne hikmetse :)))
      Derken iş bitti, şöyle bir çay demlesem de balkonda içsek derken, alt komşum geldi aklıma, hedi çağaralımda beraber içelim çayı dedik. sağolsunlar kırmayıp geldiler. Çayın yanına verebileceğim tek şey kuruyemişti ama yabancı sayılmazlar diye dert etmedim. Onlarda konsere katıldılar, hep beraber baya bir çoştuk, balkon keyfi de yaptık.
       Cumartesi aşkım nöbetçiydi, işyerimden çok sevdiğim bir arkadaşımın nişanı da vardı aynı gün. Dolayısıyla kuzumu anneme bırakıp, kuaför işlerimi hallettim. Nişan çok eğlenceli geçti, tüm iş arkadaşlarımla keyifli bir akşam geçirdim. Bu arada kuzum halen anneannesinde, bu hafta tümüyle orada kalacakmış. Annem haftaya Edirne ye gideceğinden, bende kalsın biraz daha dedi. Hatta Edirne ye götürmek istedi de, o kadar da değil dedim...
      Özleriz biz kızımızı yaa. Bu akşam erkek kardeşim, annemleri de alıp gelicekler bize. Kuzumu öpüp koklayayım biraz. Hazırlık yapmak isterdim ama 5,30 iş çıkışım, ancak eve çeki düzen veririm herhalde, birde kek dökerim kolaycacık...bakalım yetişir mi? Dün akşam aşkım yine nöbetçi idi, kuzum da anneannesinde. Onlar yokken beni uyku tutmuyor, basbaya korkuyorum işte, gece yarısı sızıp kalıyorum yorgunluktan. Yine dünya ütü yaptım, dolapları ayıkladım biraz. Anneler gününde eşimin hediyelerini yerleştirdim mutfağa.
      Biz halen düşen dolap dolayısıyla eksilen tabak çanakları, yerine koymaya çalıştığımızdan...meğer ne çok şey varmış mutfakta, al al bitmedi :( Halen de eksikler var. Anneler gününde foto çekmemişim hiç, kendime de hayret ettim,makine ile bitişik yapışık yaşadığımdan... Annemi ziyaret ettik o gün, kuzum bizim elimizi öptü, hediyelerimiz verdi, bizde anneme verdik, uzaktaki yakınlarımızı arayıp kutladık. Tanıdığım tanımadığım tüm annelerin, anneler gününü kutluyorum, yavrularıyla geçirebilecekleri uzuuuun, sağlıklı ve mutlu yıllar diliyorum :)

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Ankara/Gençlik Parkı

     Uzun zaman oldu, Gençlik Parkı yenilendi, Gidenler memnunmuş, çok daha güzel oldu dediler. Hadi dedik annemle babamı da alıp gidelim. yüzme kursuda ertelenince, hazırlanıp gittik Cumartesi akşam üstü. Giriş güzel olmuş, hatta harika bir müzikli su gösterisi vardı gittiğimizde, biraz izledik ama kuzu sıkılıp Lunapark diye tutturunca dolaşmaya devam ettik. Çocukluğumun Lunaparkı, yaz geldiğinde nerdeyse 2 hafta da bir götürürdü ailece babam bizi, nasıl eğlenirdik hepimiz. 4 çocuk, hepsi başka şeye binmek ister, içeri giriş pahalı, içerde 4 çocuk 2 şeye binmek istese :((( şimdi düşünüyorumda, nasıl üzülüyordu kimbilir babam annem :( O kadar binerdik...yine de ağlamadan çıkmazdık parktan, şuna binmedim, buna binmedim diye :(( Kızım da heyecanla girdi içeriye, dönen, sallanan oyuncaklara bayıldı, kahkahalarla dolandı, inceledi Lunapark oyuncaklarını. 
      Hemen dönen sallıncakları seçti, aşkım bilet aldı, kuzu sıraya girdi...derken bizimki birden başlamaz mı ağlamaya :((( Ne oldu, niye ağlıyorsun, korktunmu...sıraladım ama tek yaptığı ağlamak ve binmiycem demekti. Demek dedik daha zamanı var, korktu. Sonra başka oyuncaklara yöneldi, AVM.lerdeki türden jetonlu, daha miniklere hitap edenlere :))) Daha minikmiş bizim kızımız dedik, bindirdik onlara. Atlı karıncayı seçti ama atlı olana binmedi, rahat bir prenses koltuğu seçti kendine :)))
      Yorulunca birer mısır aldık elimize(lunaparkın olmazsa olmazlarındandır mısır yemek),dolaştık tüm su kenarını. Yorulunca oturup bişeyler içelim dedik, kuzucum menüden kendi seçti taze sıkılmış portakal suyunu ama üzerinde böyle nimonu(limon)da olsun dedi. Garson ablaya verdik siparişimizi. Portakal suyu sadece pipetle gelince kuzu hayal kırıklığı yaşadı, tabi bizde. Portakalın üst kabuğunu kesip bardağa takmak çok mu zordu dedik. tabi karşılık olarak bizde bahşiş bırakmama kararı verdik.
      Yazmayı unutuyordum az kalsın. Lunaparktayken...baktım aşkım tansiyonum var dedi, babamda zaten 73 yaşında genç bir delikanlı...(annem zaten lunaparka hiç girmedi ,dışarda bekledi bizi)böyle olunca hiçbirşeye binmiyorlar, bende tek başıma binemem. Gözüme korku tünelini kestirdim, hareketli olmadığından...hep beraber binebiliriz diye düşündüm(bu sırada kuzuyu düşünmediğimi farketmişsinizdir).Hadi dedim aşkım, al bize bilet bari babamla bindiğimiz birşey olsun. Delimiyim ne? Ben kızımla bindim, onlar tek tek bindiler. İçeri girmemizle bizi çirkin cadının kötü sesler çıkarark karşılaması bir oldu :(( kuzu tabi anneeee çok korkunç diyene kadar, aklımda 4,5 yaşında bir kız olduğu, psikolojisi vs. hiççç yok.
      Hemen kolumla gözünü kapayıp yasladım böğrüme...yaaa ne uzunmuş meğer yol...bitmek bilmedi. Dışarı çıktığımızda ohhhhh dedim ama kuzumu bir görsenizzzzzzzzz...yıldırım gibi kendini dışarı atışını, kaçışını :((( hayatımda böyle bir hata yapmam diye düşünen ben...nasıl yaptım, ne düşündüm anlamadım. Tabi içeri girmeden kuzuma anlatmıştım, içerde korkunç görünümlü kuklalar var ama hepsi oyuncak onların gerçek değiller diye ama olacak işmi benimki :((( Aynı akşamın gecesi felaket rüyalar görerek uyandı, yatmadan önce gayet normal olan çocuk, uykusunda sanırım yeniden yaşadı korkusunu. Çok üzüldüm, hiç affetmiyeceğim kendimi.

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Mim(ama benimki kısa çocukluk hikayesi oldu)

      Öncelikle Bahar cım çok tşkler, bu güzel jestin, mimin için. Cevaplamayı çok istediğim bir konu bu, ancak yazarken kafam dağalıp çok başka yerlere gelebilir konu, şimdiden affımı diliyorum(konuşurken daha rahatım).
      Allahım, nerden başlasam...budünya da yaşadığım en güzel anılarım...çocukluk anılarımdır, oyunlarım, arkadaşlarım, tüm sevdiklerim... Oyuncak mı? Oda neki? Ben bilmezdim...arkadaşlarımda bilmezdi, oyuncakçı kavramını, dükkandan oyuncak bebek vs. almayı :)))Ne güzel günlermiş aslında...oyuncak demek, sokaktaki çamurdu, taşlardı, ağaçlardı benim için yada ennemin dikiş makinesinden artan kumaşlardı, sokakta bulduğum cola, fanta kapaklarıydı(ilik denirdi onlara). Sabah kahvaltımı yapar yapmaz dışarı atardım kendimi, herkes toplanırdı bir bir...evimizin önünde kocaman bir arsa vardı, haftada 2 gün pazar kurulan. Pazar kurulduğu günler çok üzülürdüm, olmasa olmaz mı, kurulmasa olmaz mı pazar? derdim :( 1 topumuz, birde ipimiz olurdu. Ben daha çok erkek oyunlarını severdim, daha hareketli olduğu için. Kızlar inemediyse aşağıya, ben erkeklerle basket oynar yada koşu yarışı yapardım, ilik yada misket(bilye) oynardım. Ama ençok koşu yarışını severdim, erkekleri yenmek zevk verirdi bana :)))
         Kızlarla yakar top, tombik, ip atlama, çember çevirme, seksek oynardık. En çokta evcilik oynamayı severdim. Allahım...kocaman bir terasımız vardı...bütün kızları toplardım oraya, bulduğumuz tüm kumaş parçalarından bebek dikerdik, sonra ona kıyafetler diker, iplerden mini elbiseler örerdik tığ ile(baya da hamaratmışız). Sonra, evde ne kadar yastık yada battaniye varsa terasa yığardım, onlarla ev oluştururduk kendimize. İçinde oda, mutfak olanlardan :))) Kendimizce misafirlik yapardık, konuştururduk bebeklerimizi, herkes anne olmak isterdi :)))Sanırım tek bu yüzden kavga çıkardı :))) En sevdiğim, çocukluğuma dair hatırlayınca kendimi beğendiğim şey: arkadaşlarla ne oyun oynamak istersek isteyelim, takımına beni almak istemeleriydi. Esnek bir çocuktum, iyide oynardım her oyunu :)Şımardım yine :))) Annem, evin tüm yükünü üstlenen eski annelerdendi, 4 çocuk, akşam eve yorgun ama sevgi dolu gelen bir baba. Akşama kadar mutlaka annemden 3-4 posta fırça yerdik biz, herbirimiz ayrı bir yere saklanırdık annem sinirlenince. Sert bir kadın annem, halen de öyle, Çevre çocuklar dahi annemden çekinirdi. Hatta ben, hiç annemin beni kucağına alıp öptüğünü hatırlamıyorum, mutlaka alıp öpmüştür ama hatıralarım arasına yer etmeyecek kadar az demek ki...buna karşılık babam...babam beni kucağından hiç indirmezdi, hep konuşup severdi.
      Akşam babamız eve gelir gelmez, annemi şikayet ederdik ona, oda bize 'yok kızım anneniz öyle yapmaz, siz yanlış anlamışsınız' der, konuyu kapardı :)) başlardı oynamaya bizimle. Babam namaz kılarken hep önüne otururdum, dudağımı ördek gibi yapar, namazda güldürmeye çalışırdım babamı. Tepesinden inmezdim, benim ev oyuncağım babam...Tek bir defa dahi babamın bize kızdığını hatırlamıyorum. Pamuk gibidir benim babam, sevgi doludur, annemde tam zıttı, evdeki otoriteyi sağlamak için hep dik dururdu, canım ailem... 
       Ben mahalledeki tüm çöpleri karıştırırdım(bunu kimseye söylemeyin), acaba evcilik için işime yarayacak birşey bulabilirmiyim diye...o hooo neler bulurdum neler :)))kapaklar,tam birmemiş ojeler :))) hepside evcilik malzemesi olurdu, içlerine çamur, yaprak doldururdum, yemek olurdu onlar. Çöp karıştırmanın en kötü yanı; ekşam eve gidince lifle sürtüle sürtüle kızarmış bir vücut oluyordu, annem çok feci yıkıyordu beni öyle günlerde :)))
       Akşam olupta eve gitme vakti gelince, eve en uzak yerde dururduk, annem çağardığında duymuyormuş gibi yapmak için :))) Daha çoook anlatacak şey var aklımda ama aşkım okuyunca söyleniyor bana, ne varsa dökmüşsün ortaya diye :))) BUnu okuyunca da söylenecek :))) Bende güzel annelerime gönderiyorum bu hoş mimi: Ada ve Biz, Anenden Mektubun Var,Aslı Elif Malcı...ve cevaplamak isteyen herkese...

2 Mayıs 2013 Perşembe

Yaşasın 1 Mayıs :)

     Geçen yılda olduğu gibi, bu yılda 1 Mayıs İşçi Ve Emekçiler Bayramını kutluyorum. Kendim de safkan bir işçiyim ve işçi kızıyım aynı zamanda. Bu güzel tatil sayesinde aşkım da izinli olunca, Salı akşamından almış nevaneleri(bana öğleden sonra tlf. etti 'hiçbirşey hazırlama,ben getiriyorum birşeyler' diye.Canıma minnet). Eve gider gitmez balkonu bir güzel yıkadım, masamızı silip, güzel bir örtü seçtim. Birde sigara yakıp başladım kuzularımı beklemeye. kuzum arabadan iner inmez 'anneee yarın tatilmiş' diyerek kahkahalar attı. Bende gülerek karşıladım onları. Masamızı hazırladık, mis gibi havada, harika bir akşam yaşadık(bugünümüze şükür).
       Ertesi gün, 1 Mayıs ta, ailece kapalı havuza gitmekti niyetimiz ama kuzu ya bahar alerjisi nedeniyle ki şüphem var bu konuda, yada ufaktan üşütüyor olmalı ki, hapşuruyor ara ara. Biz de hadi dedik, açık hava yerlere gidelim, hava süper. Sanırım biraz da canımız istemedi havuza gitmeyi. Yeşillikler içine attık yine kendimizi. Kuzum bol bol eğlendi, çimlerde oynadı, harika bir köy çeşmesi vardı orda, bol bol ıslattı kendini :))İzin verdik bizde, gönlünce eğlensin istedik, çimlere bassın, ayaklarının varlığını unutmuştu kış boyunca, yıkasın, ellesin istedik :))) Nice 1 Mayıs lara diyorum :)))