26 Nisan 2012 Perşembe

LEGO sen ne harika bir oyuncaksın :)

     En fazla 1 yaşına kadar oynattığım ve sonradan hepsini toparlayıp kaldırdığım Legolar, bu aralar kızımın ilgi odağı oldu, ev yapıyor, oyun kuruyor, tren yapıyor, oyun kuruyor, saatlerce oynuyor akşamları :)))
      Daha geçen hafta odasında ufak çaplı bir temizlik, toparlama yaptım dı...Legoları atmayı düşünmüştüm, sonra elim gitmedi nedense, sonra da düşündüm; Çınar a veririm, oynar diye...Ne akılsız anneyim ben yaaa...aslında bilinçli olarak oyun kurabileceği yaşı, yeni gelmiş kızımın ve ben bunu tesadüf eseri farkediyorum :))) Dahasını da almalıyım bunların, Kuzu oynasın, bizde sevinelim, onun oyun kuruşunu seyrederken zevk alalım, büyümüş bizim kızımız diyelim. Resmen evcilik oynamaya başladı kendi kendine :))) Bebeklerini, kuzularını konuşturuyor...
    (T.V yi bu pozisyonda izliyor :)) Ha düştü ha düşecek...uyarılarla biraz düzelip, tekrar eğiliyor, uzanıyor...)

NOT:  28 Nisan da 3,5 yaşında olucak :)) Şimdiye kadar sorana 3 yaşındayım diyordu, akşam öğrettim; BEN: Bundan böyle sana yaşını sorana kaç diyeceksin?
N: Üçbuçuuuuk :)))

25 Nisan 2012 Çarşamba

MİGROS ÇILGINLIĞI

     Evet evet...Bizde o gurubun içindeydik, gördüyseniz yanlış görmediğinize kefilim :))) Migros un 23 Nisan çocuklara özel  %50 indirimini duymayan pek kalmamıştır herhalde, bizde kapıldık bu rüzgara, annem, babam ve biz daldık oyuncakların içine, aldık baya birşeyler, hikaye, çalışma-boyama kitabı, parmak boyası, sulu boya, pastel boya, kuru kalem, simli kalem, oyun hamuru, oyuncak ve yine başka ıvır zıvırlar...alış faslı çok eğlenceliydi gerçekten, kapış kapış gitti resmen :)))(21.04.2012)
      kuzuya araba yolculuğunda kullanabileceği bir yazı tahtası ve kalemini almıştım, oyalanır diye. Tabi dayanamadı açtı, çizdi yazdı...Akşam yine çıkarmış birşeyler çiziyordu. aşkım ona bişeyler çiziyordu. Aralarındaki diyolog kulağıma geliyordu ama bakmıyordum onlara;
     Babası bebe (pepe nin kız kardeşi) nin resmini çizmiş çizim tahtasına;
N:   Bu ne babış?
BABA:Bebe yi çizdim babacım, beğendin mi?
N:   Hiç benzememiş, bana hiç öyle delmedi!!
     Koptuk resmen, yüz ifadesini görseniz, birde burun kıvırıyor hanfendi :)))(24.04.2012)

23 NİSAN KUTLU OLSUUUN :)

     Geçikmiş hafta sonu ve 23 Nisan postudur...biline...
     Öncelikle Ülkemizin ve tüm çocukların 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramını Kutluyorum :)
     Kocaa 3 gün izinliydik ama çook sıkıcıydı geçti diyebilirim günlerimiz,  sadece son gün güzeldi, sanırım biryerlere gidememiş olmanın verdiği sıkkınlıktı bizimki. Erzincan a ablamlara gitmeyi çok istemiştik, sonra İstanbul u özledik, ayrıca Ilgaz ve Amasra taraflarına da gitmek istiyoruz vee birde Trabzon tütüyor yine gönlümüzde...Erzincan a inşallah Ağustos ta gitme niyetliyiz, önce Trabzon yapıp, ordan da Erzincan a geçicez inşallah. İstanbul a ise Haziran sonunda 2-3 günlüğüne gitmek istiyoruz, tabi o günleri görebilirsek :) Ama öyle sabırsız öyle içim içime sığmaz durumdayız ki, sabır diye bişey kalmadı sanırım bizde. Tüm kış yatınca, enerji patlaması yaşıyoruz ailece sanırım :)))
      Velhasılı...23 Nisan sabahı için yaptığım erken kalkıp, kahvaltı ve sonrasında karşı okulun şenliklerine kızımı götürmek planım yattı malesef. Uyandığımızda saat 10 a geliyordu, kahvaltı, hazırlık derken...okulun kutlaması bitti. Bizde aldık tası tarağı, yürüyüş parkına götürdük kızımızı, el yapımı 1 dilim kek ve meyve suyu eşliğinde kızımın karnını doyurdum, azıcık ta muz yedirdim, tabi bunları dondurma sözümüzün hatırına yedi prenses :)))
      2012 yazının ilk dondurma açılışını 23 Nisan da yapmış olduk böylece. kırmızı dondurma istiyorum dedi, dondurmacı amcaya da çilekli istiyorum dedi :) 3-5 yaladı, verdi babasına.
      Ardından yürüyüş parkımızın yanındaki küçük Lunapark a götürdük. Önce trene binmek istedi, el çabukluğuyla, tek başına bindirdim trene :))) ehem ehem...çok sevindim, birlikte binmekten kurtuldum böylece...Ben makinistim diye diye, düt düüüt diye diye turu bitirdi. Bizde tezahurat yaptık tabi ' Makinist hanıııım' diyerek.
      Sonra da hoplayıp dönen Kanguruya bindik beraber, korkabilir dedi görevli, iyiki de beraber binmişiz, ben dahi heyecanlandım hareket edince.
     Henüz havalar yeterince ısınmadığından, diğer oyuncaklar kurulmamış alana, çarpışan arabalarda vardı ama istemedi onları. 'tekkar biniceeem, bidahaaa' diye naralar atan kızımı söküp aldık parktan.
     Antares ten aşkım için alışveriş yaptık biraz ve fast food bölümüne çömdük yorgunluktan. Kuzum ne yersin diye sorduğumuzda aldığımız cevap bizi çoook mutlu etti :))) Neden derseniz?; Ablamın kızı Şİmal hep ne istersin diye sorulduğunda 'et istiyorum' derdi, hem hoşumuza giderdi, hem çok gülerdik' Bildiğimiz her çocuk, bu soruya, ya oyuncak yada çikolata vs. ister ama Şimal hep et isterdi :)))
     kuzuma sorduğumuzda 'et istiyorum, eeeeet, et yiceeem' deyip minik yumrukları sıkılmış vaziyette havaya kaldırmıştı bide :))) Bak kızım istersen pide var, döner var... saydık ama nafile...MC den hamburger istiyor yani. Et-ekmek söyledik ve ayran. Etinin hepsini yiyor, yarımda ekmeğinden ve ayranıda hüpletiyor hanfendi, anne-baba mutlu mesut bakışıyorlar tabisiki :)
     Dönüş yolunun hepsini yürüyerek gitti prenses(sanırım et-ekmek+ayran sayesinde). Eve yaklaştığımızda bizim parka dalmak isteyince, klasik sözümüzü tutma, gidelim dediğimizde arıza çıkarmama sözünü aldık yine kuzudan. Bu gerçekten işe yarıyor...parktan çıkmak istemeyince hatırlatıyoruz verdiği sözü ve hafif mızıldansa da ağlamadan yola düşüyor. Bunu birde oyuncak dükkanına girerken yapıyoruz genelde, giriyoruz ama bugün birşey almıycaz veya 1 adet oyuncak alabilirsin şeklinde... Bazen de aklımıza gelmiyor bu konuşmayı yapmak (lunapark ta olduğu gibi)...
     Parka girince Şimal i görüverdi, bizim parka gelmişler Ceren ile. Beraber oynadılar, Ceren cim sağolsun ilgilendi çocuklarla da bizde rahat rahat arkamıza yaslanıp nefes aldık. Sonrada verdiği söz üzere vedalaşıp ayrıldık onlardan :)
     Yemek ve yıkanma faslından sonra mis gibi bir uyku çektik hepberaber sarmaşdolaş :)
NOT: kreşinde 16 Nisan da bayram kutlamaları adı altında bir gösteri olmuş ve kızımın sınıfındakiler izleyici olarak katılmışlar, bunu not kağıdı ile bildirmişlerdi bize, hepsi bu :( Ne bir çalışma, ne şarkı, marş... Ama çok etkilenmiş olacak ki...10 gündür evde '23 Nisan kutlu olsun' şarkısını söylüyor, 'biz çocuklarııız, henkli henkli çiçek gibi, biz çocuklarııız dünya bizi araaar' gibi bişeylerde mırıldanıyor :)))
     Şunu belirtmem gerekiyor; kızımın kutlama çalışmalarına katılmasını çok isterdim, ya bir şarkı, ya bir şiir okusaydı, yada dans gösterisi gibi bişeyler yapsaydı...o heyecanı içinde yaşasaydı ve bize de yaşatsaydı...

17 Nisan 2012 Salı

Su Çiçeği Salgını

     Geçen Cuma bildirdi Çiğdem Öğretmen, kreşte su çiçeği salgını varmış, bu hafta tekrar arayıp sordum, bu haftada 1 öğrenci yollamışlar eve, aynı nedenle.
     Bekliyorum bakalım ne olacak, kuzuma geçecek mi diye? İlk duyduğumda çok korktum, ya bizimkine geçerse diye ama tecrübeli annelerden öğrendiğim kadarıyla, erken yaşta hastalığı geçirmesi daha iyiymiş, ileri yaşlarda tehlikeli olabilirmiş, kısırlığa kadar giden kötü sonuçları olabiliyormuş, dünde epeyce araştırdım internette. Minik kırmızı noktalar çıkana kadar anlayamazmışız su çiçeği olduğunu, 38-39 dereceye kadar ateş yaparmış, aşılı olanların bir kısmı hafif atlatır, bir kısmı da ağır geçirirmiş. Aşıların Avrupa oluşları daha iyiymiş, hafif atlatmaları açısından. Ben hatırlamıyorum su çiçeği aşısını özeldemi yaptırdım yoksa sağlık ocağında mı...gerçi çoğu özelde yapıldı ama...
     Öğretmenleri tüm öğrencileri hergün kontrol ediyorlarmış, kızarıklık var mı diye. Hayırlısı bakalım...Çiğdem Öğretmen bu sene olmazsa seneye geçirir nasılsa diyor... 
                                                                              
TIK dan daha ayrıntılı olarak bakabilirsiniz.

16 Nisan 2012 Pazartesi

Mutlu Cumartesi-Gümüşhane Günleri-Kuğulu Park

     Hafta içi hesapta yokken, cumartesi sabahı çok erken uyanınca (8.30 da uyanmışız, bizim için nadir saattir bu ), hadi dedik Gümüşhane Günleri var AKM. de gidelim. Annemi aradık, aşkım bize güzel bir kahvaltı hazırladı, hepberaber yedik afiyetle.
     10.30 da yola çıkabildik. Henüz erken saat olunca, çok rahat dolandık sergileri, misss gibi tereyağ aldık, sünen peynir, köme vs.
     Unutmadan yazmalıyım harika bir kelkit döneri yedik, şimdiye kadar hiç bu kadar lezzetlisini yememiştik, kuzum dahi ömrünün en büyük porsiyon dönerini yedi diyebilirim, yağsız ve çok lezzetliydi eti, zaten etini memleketten getirmişler sağolsunlar :)
     Erkenden eve dönmeyelim diye düşünüp kendimizi Kuğulu Park a attık, iyiki gitmişiz, hava ne soğuk ne sıcaktı, sanırım 2 saate yakın parkta oturduk, rahatladık, suyu temizleyen görevlinin ayakkabılarını Baba Kuğunun (yada anneydi bilemiyorum), didiklemesini izledik zevkle, sanırım benim alanımı terket msjı veriyordu kuğu ama görevli şirin gülümsemesiyle devam etti görevine :) Bizede seyirlik olay çıktı diyebilirim. kuzum merakla izledi kuğuları, güvercinleri...Ara sıra kuğulara -ördek- desede... :))


ÜZÜMLÜ KEK

     Kızımın en sevdiği hamur işi, ev yapımı kek, tabi kendi yaparsa :))) Elinden kaşığı almak epey zor oluyor ama her seferinde kırmadan, incitmeden almayı başarabiliyorum. İstiyorum ki keki tamamen kendisinin yaptığını sansın kiii nerdeyse doğru sayılır, kuzucum sadece çırpma kısmında sorun yaşıyor, hazırladığım malzemeleri kendi katıyor kaba ve kendince karıştırıyor malzemeyi :))) hatta kalıba birlikte döküyoruz ve üzerine kaşıkla şekil yapıyor, kek pişince de soruyor 'anne benim şekillerim hangisi?' Bende benzetip benzetip gösteriyorum kabarcıkları :)))
      Kek yapımı esnasında şarkı türkü gırla gidiyor; ali babanın çiftliğinden giriyor küçük hanım, Hüdayda dan çıkıyor resmen :)))

9 Nisan 2012 Pazartesi

Hafta Sonu

     İş arkadaşımın evine gittik cumartesi akşamı, hem geçmiş olsuna, hem de güle güle oturuna. Nerdeyse 1 yıl oldu yeni evlerine yerleşeli, kısmet olmamıştı gitmek. Minik kızının kulak ameliyatının üstünden çok geçmemişti ki...gidebildik.
     Öncelikle söylemeliyim; evlerine bayıldık bayıldık...Tamda hayallerimdeki ev kendileri...Güle güle otursunlar, sağlıkla, ağız tadıyla inşallah :) Hele terasa vurulduk...Yaz aylarında ne mangal yapılır, ne sofralar kurulur burda diye konuşup durduk, 41 kere maşallah.
     Çocuklar uzun süre birbirine yaklaşmadı, ev sahibi hanım kızımız Elif dakikalarca çizgi film izliyormuş numarası yaptı ama biliyorum ki kulağı hep bizdeydi :))) kuzum bir iki deneme yapıp tekrar uzaklaştı yanından, sonunda onları yakalamaca oynattım, gıdıkladım...kendilerine geldiler. Elif in uyku saatini bile geçirdik oynatırken...
     Gözener ailesine çoook tşk ediyoruz, güzel bir akşam geçirdik sayelerinde :)


2 Nisan 2012 Pazartesi

Hafta Sonu

     Cuma akşamı Kuğu Gölü nü oynadı. Saçları balerin gibi topladık, (tütüsüne bale kıyafeti diyor)bale kıyafetini giydirdik, anneannesine, dedesine hava attı bıcırık.
     Cumartesi günü kahvaltı sonrası parka çıktık, hava baya soğukmuş, biz ince giyinmişiz, kuzuyu eve zor soktuk.
     Çantasız çıkmam abi :))) Ne dediysem elinden alamadım, bari kayarken bana ver dedimse de ikna edemedim :))) Süslüüü...
Pazar günü malum benim doğum günümdü ama aşkım ne teklif ettiyse kabul ettiremedi bana, sanki eski anlamı yok benim için doğum günümün, başkaları için kendimi paralarım ama kendiminki hiçbirşey ifade etmedi, hava iğrençti, bende pek çirkindim...istemedim işte bişeyler yapmak. Fön çektirelim, yemek yiyelim, rakı-balık, bira...hepsine ı-ııı dedim durdum...cık ta cık...En son kıyafet alalım dedi, istemem ama şöyle bir turlayalım semti diye çıktık sokağa. Yolumuz bir mağazanın önüne düştü :))) alt üst bişeyler aldım, duramadım tabe :)) 
 
     kuzu eve gelince suluboya yapmak istedi, elini yüzünü, üzerini başını boyayana kadar boyama yaptı :))) Saat 16:30 gibi uykumuz geldi, tlfları kapayıp uyumuşuz akşam 20:00 ye kadar. Uyandığımızda karnımız zil çalıyordu, hadi dedim aşkıma şunları bunları alda güzel bir sofra kuralım, koca bir tepsiye hazırlayıp oturduk başına sofranın :))) Kısaca hafta sonumuzu alışveriş-yemek-uyku şeklinde devirdaim yaparak geçti. Karnımız davul gibi oldu yemek yemekten, kuzumun yüzü ay gibin oldu dinlenme ve yemek sayesinde :)) Pek bir gürbüz aile olduk yaa :)))
 

2 MART DİYALOGLARI

     Öyle şaşkın oluyoruz ki kuzu konuşunca, hiç beklemediğimiz anlarda, hiç ummadığımız kelimeler savuruyor bize, 'aaaa diyoruz, bunu da nerden öğrendi, nasıl konuşuyor bu kız?'... Bunu unutmayayım da, bloguna yazayım diyorum ama nerdeee...hep unutuyorum söylediklerini, aramızda geçen konuşmaları...İşte unutmayayım diye yazdığım diyalogu yazdım yazmasına da...bu seferde 1 ay olmuş, notları buraya kaydetmeyi unutmuşum :)))Çok daha ilginç konuşmalar oluyor aslında ama ben aradan 1 saat geçince unutuveriyorum neler konuştuğumuzu. Sanırım iyice yaşlandım. Bu arada söylemeden geçemiycem 39 oldum, taam 39...yoksa 40 mı oldum? :)))

N: Anne ben beyaz evi hiç sevmiyorum!
Ben: Paramız olduğunda kırmızı eve geçebiliriz kızım(sürekli kırmızı ev istediğini söylüyor)
N: Neden Allah bize para vermiyor?
Ben: Verir kızım, çok dua edersek Allah bize bütün güzel şeyleri verir.
N: Anne ben dua etmesini hiç sevmiyorum.
*Konuyu hemen değiştirdim :)))

N: (evde koşuşturuyor)Anne bu koşma ne biliyor musun?
Ben: Ne yavrum?
N: Şimşek Mc Queen arabalarla yarışıyorya,işte o.
Ben: hımm çok güzel(cahil anne)
*Daha önce hiç izlemedim bu çizgi filmi,sadece ismini duydum...

Islambez-Islak bez
Misacık Öğretmeni-Jimnastik Öğretmeni