19 Ağustos 2016 Cuma

Ulus(Hacı Bayram-ı Veli Camii-Ulus Heykel-Anafartalar Çarşısı-Ulus Hali)


          Kızım için akraba düğününde giyeceği elbiseyi almak üzere, ailece Ulus'a gittik. Bu bahaneyle küçük bir gezi yapmış olduk. Kuzeniyle harika bir gün geçirdiler.  Öncelikle Anafartalar Çarşısında canımız çıkana kadar elbise aradık ve sadece yorgunluk ve sıcak sonucu mahvolduğumuzdan belki ilk defasında burnumuzu kıvırıp baktığımız elbiseyi aldık. Denemedik ama evde giydiğinde gerçekten doğru bir seçim yaptığımızı gördük :)
          Hacı Bayram-ı Veli Türbesini ziyaret ettik, camiinin etrafını gezip bol bol foto çekindik. Hava gayet güzeldi. Bir önce gittiğimizde sıcaktan bunalmıştık.


Çevrediki mini dükkanları da gezdikten sonra Hale çevirdik istikameti. Bu sırada çocuklar karşıdan görünen kaleyi gezmek isteyince, sonraki sefer için söz verdik, çünkü çok yorulmuştuk, en çokta kalabalık yoruyor insanı. Akşam için balıklarımızı ve diğer alışverişlerimizi de alıp, doğru Atatürk heykelinin bulunduğu meydana geldik. Etraftaki tüm kuşlarla sohbet edip,delicesine koşturan kızları gören olduysa...işte onlar bizimkilerdi :)))

Beraber dolmuşa binme deneyimini de yaşadılar...deymeyin keyiflerine :)

4 Ağustos 2016 Perşembe

Sinop & Samsun'da Neler Yenir,Nerelerde Gezilir?

     Gecikmiş Şeker Bayramı gezimizden bahsetmek istiyorum. Pekçoğunuz gibi biz de yeni yerler görmekten mutluluk ve heyecan duyuyoruz. Samsun gezimiz hakkında sözü fazla uzatmayacağım, çünkü sadece 1 gün kaldık ve daha önce çokça gezip tanıdık oraları.
    İlgimizi çeken ve heyecanlandıran şehir Sinop tu bizim için. Uzun yıllardır istiyordum görmeyi ama kısmet olmamıştı. Gitmeden ayrıntılı bir araştırma yaptım, gezilecek yerler, yöreye ait özel yemekleri, konaklama vs. hatta yol haritasına kadar...Ankara dan Sinop a gitmek için tercih edilecek 3 ayrı yol var. Biz en kısasını tercih ettik. Çankırı-Kargı üzerinden gittik, Yol inanılmaz güzeldi, yeşillikler içinde hayaller kurarak gittik ve nerdeyse her ağacın altında durduk. Kızımın 'daha gelmedik mi?' sorularını yarım saatte bir yanıtlayarak vardık Sinop'a.
     İlk işimiz kalacak yer ayarlamaktı,çünkü yer ayırmadan gidilebileceğini,her bir köşesinin pansiyon,olduğu söylendi bize. Şunu belirtmeden geçemeyeceğim; Türkiye de bulunan tüm kamu kurumlarının neredeyse çoğunun misafirhanesi olan başka bir il görmedim demeliyim. Dolayısıyla devlette çalışan herkes gitmeden küçük bir araştırmayla misafirhanesini bulup yer ayırtabilir, gerçi dışardan başvurularda da yer varsa mutlaka yardımcı oluyorlar. Biz de eşimin çalıştığı kurumun misafirhanesinde 2 günlük yer ayırttık ve kendimizi denize attık. Denize aç Ankaralılar olarak denizin nasıl bir nimet olduğunu ancak biz biliriz :)))

Yukarıda gördüğünüz şeffaf şey, kızımın ilk kez görmüş olduğu Deniz Anasıdır. Yakalayıp kovaya aldık, bir süre inceleyip takip ettikten sonra annesi ve babasına kavuşması için salıverdik yavruyu.

Bayramdan 3 gün önce gittiğimiz Sinop ta, 3 gün boyunca Sinop Cezaevi nin önünden geçip gittik ve hergün 'yarın buraya girmeyi unutmayalım' dedik.Taaki bayramın 1.gününe kadar gezmekten ve denizden fırsat bulup giremedik.

Fıstığım fotoğrafı kendi düzenlemiş, yayınlamasam olmazdı.
Sinop Belediyesinin Ramazan Etkinlikleri kapsamında sahilde yaptığı gösteriler çok keyifliydi. Gitmeden programını takibe almıştım, ancak biz sadece sonuncusuna katılabildik. İnanılmaz şekilde mutlu oldum. Uzun zamandır İstanbul Moda da görmek istediğim Oyuncak Müzesini kuran kişi, evet  bildiniz;Sunay Akın... Keyifle dinledik, tam emin değilim ama 2 saat kadar harika zaman geçirdik, başka dünyalara götürdü bizi sağolsun. Telvin Sanat Evi nin minikleri ve büyükleri de tiyatro ve skeçler düzenlemişler, kızımla zevkle izledik. Küçük yerin böyle etkinlikleri beni hep özendirmiştir doğrusu.

 Buranın simiti beyaz ve büyük. Aslında en sevdiğimden :) 
Genel olarak denizi yosunlu ve herkesin tercih edeceği türden değil. Aslında temizlense, ilgilenilse...kumu çok güzel, su sıcaklığı da öyle. Bir sır vereyim(gidenler mutlaka biliyordur); DSİ nin kampına gidin derim, deniz temiz, kum harika, kumsal uzun. Üstelik günübirlik girişlere izin veriliyor.
Gitmeden yaptığım araştırmalarda Hamsilos Koyu en sevilenlerden ve mutlaka görmeniz gerekenlerden deniyordu. Çok çok hoşmuş gerçekten. Yanlız Hamsilos Tabiat Parkı na girmeyin sakın. Adım atılacak yer yok, heleki hafta sonu yada bayram tatillerinde gittiyseniz. Üstelik hiçbir farkı yok kenarı çevrilmemiş diğer kısımlarla. Yeme içme burda sıkıntılı, biz Hamsilosun girişine döndük yemek bulabilmek için. Yanınızda mangal ve malzemelerle gittiyseniz, sakın olaki Parkın dışında konuçlanın ve harika manzara eşliğinde hamak kurup hayallere dalın, booolca da fotoğraf çektirin. Biraz olsun kafanızda canlandırabilmek adına benim kadrajıma :))) yani cep kamerama takılanlardan bazılarını yayınlıyorum ;



 Çektiğim onca foto nerde bulamadım, yoksa çektim sandığım o muhteşem görüntüler zihnimdemi?Kaldığımız yol üstünde olan bu heykelin üzerinde yazanı merak ettim gidip gelirken. Meğer Diyojen'miş. Sinop ta doğduğunu hiç bilmiyordum,ayıp etmişim.


Bayram sabahı sarılıp koklaşıp kahvaltı etmeye çıktık. Kahvaltı sonrası sevdiklerimizi tek tek aradık, güzel dileklerimizi ilettik. Ardından da çok merak ettiğimiz Sinop Cezaevi ne daldık. İlk giriş ve son çıkışa kadar gezdik. Şahsi fikrim; içi boşaltılmış, doğru düzgün koğuş ranzalarının dahi olmadığı, ancak bilgisiz cahil halkımızın(hatta bana göre bu zavallılık) duvarlarda bıraktığı isimleri ve meşhur kalp resimleri dışında çokta birşeyin bulunmadığı cezaevi duvarlarından ibaret burası.


                                 Sinop aşkımız Parmaklıklar Ardında dizisi ile başlamıştı. Bu diziyi her hafta iple çekerek izlemiştik eşimle. Keşke yine böyle filmler yapılsa.


İlginç olan ise, Mustafa Kemal ATATÜRK ün Cumhurbaşkanlığı dönemin de, Başkomutanımızı yeren ve hakaret içeren şiiri nedeniyle hapis yatan Sabahattin Ali nin kaldığı koğuş özenle hazırlanmıştı!!! Çıkışa yakın asılmış şu tabelaya da bir göz atmanızı isterim; (ATATÜRK ün ismi geçmiyor, hani sanki yukarıdaki kişi sıradan birine hakaret etmiş, suçsuz yere yargılanmış ve buralarda kalmaya mecbur edilmiş izlenimi hissettim ben,siz ne dersiniz?

Burası Çocuk Islahevi nin girişi; gerçekten içerde fotoğraf çekmek gelmedi içimden. Bu kadar dar koğuşlarda o yavrular nasıl yaşadı, gerçekten içler acısıydı,dayanamayıp heryerini gezemedim. 
Akşam olup yemeğimizi hüpkettikten sonra keyif saati gelip çatmıştı...

Kesinlikle akşam çorbacılarında hertürden çorba içip midenizi şenlendirebilirsiniz ama tavsiyem özellikle salaş olanlarıdır. Biz hepsini denedik. Kendine has özel bir yemek pek yok, gerçi ben çok yemek seçerim ama çok zevkli değilimdir yani doymak için yerim, süper tat almak için değil. Ayrıca az yağlı az tuzlu az baharatlı olanlar tercihimdir. Ama eşimin gurme olduğu kesindir.
Ertesi gün Erfelek Şelalelerine yol aldık. Kahvaltı için şelaleye çok yakın salaş, göl kenarı ve çok doğal bir mekanı tercih ettik. Bayram ziyaretçileri nedeniyle ki biz de öyleydik :))) aşırı kalabalıktı ve 2 saat kadar servis alamadık, artık açlıktan ölmek üzereyken, eşimin can havliyle yaptığı girişimler sonucu karnımızı doyurduk. Yola la çıktık ama yol demeye bin şahit lazım. Araba yığınından görünmeyen yol boyu, nasıl ilerleyeceğimizi bilememek, insanların 'ilersi tamamen tıkalı, km lerce yürürsünüz, park yeri ve tüm yol kapalı' uyarılarını dikkate almamaya çalışsak ta, biraz daha ilerledikçe haklı olduklarına kanaat getirerek geri dönmek zorunda kaldık. Onca yol gidik belki 10 dak.lık yolu aşamamak zorumuza gitti doğrusu. Birdaha gelecek ben diyerek ayrıldık.


Diğer günlerde yine Hamsilos yaptık, biz girmesekte çocuklar epey eylendi.Söylemeden geçemiyeceğim; Hamsilosun denizi tehlikeli, toprak kayması, ani derinleşme vs. çokça var. Zaten herbir tarafında uyarı levhaları bulunuyor
Sinop tan hediye olarak sevdiklerimize ne götürebiliriz diye merak ederseniz; gemicikler derim, birbirinden güzel gemicikler var burda ama bana gerçekten fiyatları fazla geldi. Ancak bunların el yapımı oldukları düşünülecek olursa değer doğrusu.
Bayram boyunca kendimize kalacak yeni bir yer bulduk. Ama ne bulma, resmen o kadar boş pansiyon ve otellerde patlama olmuş, yer yok, bir iki yer kalmış, onlar da normalin üç katı fiyatlarda veriliyorlar :(( Bayrama kadar sakin olan Sinop sokakları arefe akşamı bir anda doldu. Mekanlarda istediğimiz yere oturabiliyorken, o akşamdan başladı masa sandalye kapma çalışmalarımız!! Ertesi gün sahilde hatta denizde dahi insan seli vardı, her kulaçta bir yada iki kişiye çarpıyorduk!!
 Yine de biz Sinop u çok sevdik, gözümü karartıp burda yaşamaya karar versem nasıl olur diye epey kafa yordum diyebilirim.Küçük bir sahil kasabası, Esnafta dahil tüm halkı daha relaks, çok aceleleri yok sanki ve bu huzur çok hoşuma gidiyor. 

SAMSUN

Kalabalık bizi iyice yorunca, bir gece olsun Samsun a uğrayalım, dönüşü öyle yapalım deyip Atakum dan ayırttık yerimizi. Akraba ziyaretimizi de gerçekleştirdikten sonra hep beraber Samsun Hayvanat Bahçesini gezdik, hayvanlar zavallı durumdalar, kafesleri çok küçük ve açlar. Umarım bir yetkili duyar sesimi :(
Sonrasında Meşhur Samsun Pidesi yemeye gittik, 
Tabiiki Bandırma vapurunu ve içindeki müzeyi zevkle gezdik.



 Sahilde harika bir akşam geçirdik, ayaklarımızı suya soktuk ve iç çeke çeke ertesi sabah Ankara ya dönüş yaptık. Herzaman söylüyorum biz karada balık misali bir aileyiz :(