10 Aralık 2012 Pazartesi

Harekette Bereket Vardır...

     Cuma akşamı kuzuyu annemin şikayetleri sonucu doktora götürdük ama hiiiç memnun kalmadık doktordan. Çocuk acili olan hastaneleri düşündük bir süre; Akay ın yok. Lokman hekimin var ama orası uzak şimdi, yakınlarda ne vardı? Tobb Etü pahalıdır. En son aklıma geldi, yakınlarda blogları gezerken bir yerlerde okumuştum, Başkent Hastanesinin Çocuk Acili'nin olduğunu ve doktorlarından memnun kaldıklarını. Hadi dedik oraya gidelim, hem bize 5 dak. mesafe de. Malum park sorunu var, biz indik, acilden girdik, çok nazik görevliler var, girişimizi yaptırdık ama ne sıra...görevli bize yarım saate girersiniz demişti ama 1,5 saat kadar ayakta bekledik, hasta bekleme yeri daracık ve herkes dizdize oturuyor. Bir yer boşalıyor ama geçip oturmuyorum, ateşli, öksürüklü bir dolu çocuk var ve dipdibe oturuyorlar, aman bize de geçer, kuzu iyice kötü olur diye geçmiyorum oraya.
     Sıra bize geldiğinde kuzu iyice sıkılmış durumda, biz ayakta kalmaktan yorulmuş haldeyiz. Doktorun yanına girmeden, güzel güzel konuşuyoruz, bak sana da bakıcak dr., ağzına bakıcak, sırtını dinliycek vs. Tamam diyor. Neyse içeri giriyoruz ve erkek dr. aç bakalım ağzını diyor, hafiften mızmızlanıyor. O anda dr.un dediği şey aynen şu; 'sen ne kadar yaramazsın'... aşkım ve ben bakışıyoruz ve şaşırıyoruz. Hemen aşkım cevabı yapıştırıyor; 'siz böyle derseniz muayene olurmu, yumuşak konuşmazsanız tam tersini yapar'. Dediği gibi kuzu bu sefer ağzını açmayı reddediyor, herşeyi zorla yapıyoruz, adamı sevmiyor, bağarıp çağarmıyor ama mızmız şekilde dediklerimizi yapmıyor...Ter içinde kaldım orda...dr. a sinir oldum. Karşısında sanki yetişkin bir insan var, üstelik daha gencecik bir dr. Bunun ilersini düşünemiyorum doğrusu... Birdaha gitmemek üzere kararımızı veriyoruz.
      durumuna gelirsek; sağ kulakta biraz kızarıklık varmış ve bolca geniz akıntısı. Agumentin antibiyotik ve soğuk algınlığı içinde bir şurup verdi. Kullanıyoruz bakalım, düne kadar kötü öksürüyordu ama bugün biraz daha iyi uyandı...gerçi ayakta, oynuyor, koşuyor, yiyip içiyor şükür ama öksürük bizi evhamlandırmıştı biraz.
      Geçen günlerde yılbaşı ağacımızı kurmuştum ama ışığı bozulmuştu. Cumartesi sabah harika bir kahvaltı hazırlamış aşkım, annem, kuzum ve ben oturup kraliçeler gibi yedik bir güzel. Ardından hazırlandık Praktiker e gittik, kablo, ışık ve yeni süslerle eksiklerimizi tamamladık.
                                                                          
      Hamsimizide alıp annemlere attık kendimizi. Hemen hamsiyi çekip, bir güzel tava yapıp yedik, kuzu uyuyunca bizde sohbet edip bekledik, uyandığında da hazırlanıp Yıldıray lara gittik, kuzu Çınar ı çok özlemiş. Çınarla bu sefer bende epey vakit geçirdim. 'Halaaam' diye diye sevdim kuzumu :)
      Pepe izleyerek yemek yiyen ÇInar kuzusu, flaştan hiç hoşlanmıyor :)) Bakışını yediğim kuzum :)
     Pazar günü aylık günümüz vardı, eşli bir gün bu :))) zaten sadece bayanlı günlere gidemiyorum, gitmiyorum ben :))) Ben 3 kişiyim diyorum isteyenlere, ona göre katın beni güne :))) Bu günüm 8 yaşından buyana tanıdığım arkadaşlarımla olan, görüşebilmek bahanesiyle adına gün dedik, çokta iyi etmişiz, bu sayede mecbur oluyoruz, dünya telaşesinden uzaklaşıp kaynaşıyoruz. Harika geçti, akşam eve geldiğimde, çok konuşup çok gülmekten başım çatlıycak gibi ağrıyordu ve karnım....ağrıdan kıvrım kıvrım kıvrandım. Ne bulduysam mideme tıkmışım farkında olmadan...öyle güzel ikramlar yaptırmışki Dilek cim sağolsun, yedim de yedim :))) Halen karnım ağrıyor, mide fesadı geçiricem nerdeyse :)))
     Bu arada şunuda belirtmeden geçmemeliyim; gündeki fotoların çoğunu kuzu çekti, hemde nasıl bir titilikle, hepimizi hayran bıraktı miniğim :)))
NOT: Hafta sonu planımız bunlar değildi, eşimin işyerine ait spor kompleksinde yürüyüş yapıcaktık iki gün, ayrıca kuzu için yüzme kursu varmış Ümitköy de ama aşkımın arkadaşı o gün izinli olunca iptal oldu. Kısmet önümüzdeki haftaya. Ayrıca 2 de yılbaşı bileti aldık biline.

Hiç yorum yok: