10 Mayıs 2018 Perşembe

Harikalar Diyarı, Kitaplarım ve Ben

     Sanırım 2 hafta oldu, araya başka konular girince yazamadım. Ankara da çocuklu ailelerin tercihi olan Harikalar Diyarı'na gitmek istedik. Kızım 4 yaşlarındayken gitmiştik en son. Çeşitli masal kahramalarının heykellerinin bulunduğu, aynı zamanda yapay gölle çevrili yeşil bir alan, birçok yerine de hem lunapark, hem çocuk parkları yapılmış. Hafta sonu nefes alabileceğimiz, çocuğumuzunda koşup oynayacağı bir tür park olarak tasarlanmış. İçeri daha girmeden dışarıdaki Suriyeli akınını hissettirdi bize ortam ama yine de girdik. Ancak hiç rahat edemedik, genellikle 10 yada 20 kişilik aile gurubu şeklinde, parkın hemen hemen her çim alanında yerlere oturup piknik yapanlarımı ararsınız, o güzelim çizgi film kahramalarının tepesine çıkanımı, yoksa heykelleri tüm gücüyle sallayıp kırmaya çalışanlarımı(üstelik ailelerinin yanında)? Biz eşimle gözlerimizle konuştuk ama kızıma hiçbirşey belli etmedik. Rahat oynasın hava alıp dolaşsın diye ama o küçücük haliyle bile olanların farkına varıp hem aileleri hem çocukları ayıpladı. Etrafa attıkları çöpler için kızdı, oyuncaklara zarar vermelerine söylendi durdu. Hatta durmayıp gitmek istedi. Orada bulunan kafelerde birşeyler yeriz diye düşünmüştük ama oturaklar dahi çok kirliydi. Birer soda-su alıp çıktık parktan. Bunlar bizim vergilerimizden ödeniyor diye söylendim durdum. Parkta Türkiye li iki parmağın sayısını geçmeyecek kadar azdı, bizde bir daha gitmeyiz zaten. Biz çıkarken halen kulaklarımızda, görevlilerin anonsları vardı:'lütfen oyuncaklara tırmanmayın, lütfen oyuncaklara zarar vermeyin, lütfen çöplerinizi çöp kutularına atın...vs.vs.'
     Huzurumuz kaçınca doğru dürüst fotoğrafta çekemedim. Bilmeyenler için int.den alıntı;



     Yeğenim Kırıkkale de okuyor, öyle olunca hem ziyaret yapalım dedik, hem de kendisinin yaptırdığı saça hayranlık duyunca aynısından benimde olsun diye düştük yola :)) Kırıkkale yi pek bilmem ama sene de yaklaşık 2 defa yanından geçeriz, seyahatlerimiz nedeniyle. Bu sefer gezme fırsatımız da oldu, 4 saati kuaförde, gerisini de çarşıda geçirdik. Üniversite olan şehirler genelde gelişiyor, burası da öğrencilerden nasibini almış, şirin bir şehir. Hele Üniversite nin etrafı nasıl cıvıl cıvıl olmuş. Sanırsın sahil kasabası. Bizde yeğenimin tavsiyesi ile Melih Et Mangal da güzel bir ziyafet çektik kendimize. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın, harika menüler var, personel çok ilgili ve tertemiz bir mekan. Üstelik çocuklar için epey büyük bir oyun alanı yapmışlar. Yeni saçlarımdan çok memnun kaldım, Mutlu mutlu döndüm Ankara ya :)


     Bu arada Orhan Pamuk-Kırmızı Saçlı Kadın ve Yasmına Khadra-Kaddafi'nin Son Gecesi'ni okudum. İkisinden de çok etkilendim, severek ve bir çırpıda bitirdim. Kaddafi'nin hayatını ve Libya ile ilgili pek çok şey çekti ilgimi, epey araştırdım. Keşke daha uzun olsaydı dedim romanı okurken. Belki vardır uzun soluklu olanı dimi? Hiç aklıma gelmezdi Kaddafi' yi okumak, soğulsun çevirisini yapan İyi geceler küçük Joe sayesinde tanışmış oldum, emeğine sağlık, mükemmel bir anlatımdı :)




4 yorum:

Gamze Esra Ersöz dedi ki...

Aslında park güzel duruyor, keşke kıymeti bilinse...

lovehouse dedi ki...

Pek sanmıyorum Gamze, bu gidişle 1 seneye çöp yığınına döner :(

Julide dedi ki...

I.melih'in cocukluk hayali gibi geliyor o park bana. Hic gitmedim. Dinazorlar hala orada mi?
MTA'nin Tabiat Tarihi Muzesi'ne gitmis miydiniz?

lovehouse dedi ki...

Ankara daki son yıllarda yapılanların hepsi Melih in hayalleriydi :))) Gitti gitti dinazorlarda kendi peşinden gitti şükür :)))
MTA ya çok gittik, seviyoruz orayı teşekkürler Jardzy :)