7 Mayıs 2018 Pazartesi

Kızım İçin...

     Bu ne kalabalık, bu ne izdiham yarabbim...kısa bir tatil dedik ama herkes te bizimle aynı düşünüp atmışlar kendilerini şehre. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü münasebetiyle 4 gün yaptı izni bize işyerim. Kızım çok uzun zamandır istiyordu. Listemizi yaptık herzamanki gibi. Önce Oyuncak Müze sini gördük. Sunay Akın ın toplayıp biraraya getirdiği, sergilediği binbir çeşit oyuncağı tek tek inceledik. Kendi çocukluğumuza götürdü bizi birçoğu. Dikkatimi ençok Alman oyuncakları çekti. Küçükken mahallemizdeki bazı çocukların elinde gördüğüm, (Almanya da akrabaları olanlarda olurdu) bebeklere bakınca hatıralarım canlandı. O güzel kıvırcık saçlı, kabarık elbiseli bebekler... Benim oyuncak bebeğim hiç olmamıştı ama kendime artık kumaşlardan yaptığım bir sürü bez bebeğim vardı. Örgü örmeyi, onlara etek, bluz vs. örerken öğrenmiştim. El dikişini yine bez bebeklerime diktiğim kıyafetlerle... En mutlu olduğum yıllar gelip geçti gözlerimin önünden.




                       Çıkıştaki hatıra defterine yazmak istedi kızım, hislerini, düşüncelerini.
     Ardından istikametimiz Barış Manço Müzesi oldu. Çok duygulandım katları gezerken, oturup kalktığı koltuklar, yatağı, çalışma odası, banyosu, tüm yaşam alanı...dışardan göründüğü kadar doğal bir insanmış dedirtti bana. Adam Olacak Çocuk'u kim unutabilir ki...ya şarkılarını, kıyafetlerini...





Hazır Anadolu Yakasındayken, yıllarca gidip önünde çay içtiğim, akşam gezileri yaptığım ama bir türlü içine girmek kısmet olmayan Kız Kulesi, bu sefer girelim diye listeye aldıklarımdandı. Sıramızı bekleyip bindik vapura(yoksa sandalmıydı). Değişik bir histi benim için, o kadar eski yapılar hep beni derin düşüncelere sevk eder. Kimler geldi kimler geçti buradan misali... İçini gezdik, yazılarını, varsayılan hikayeleri okuduk. Ben hep yılanlı olanı bildiğimden kızıma da gitmeden onu anlatmıştım, Yine bol fotoğraf çektirdik, birşeyler yiyip içmeden çıktık. Değdi o kadar sıraya girmeye, çok beğendim ben.
Tabi dar alanda fotoğraf çekmek epey zordu :))

     
                                Karşısına geçip çay içmeden gitmeyelim dedik, adettendir :)

     Yolumuzu karşıya Eminönü tarafına çevirdik ki, oradan listedekilerin çoğunu birarada gezebilelim diye. Arabayla gezmek ne kadar mümkünse tabi, yarım saat park yeri aradık, sonrası tabana kuvvet. İlk olarak Galata ya çıktık. İçine daha önceden girememiştim, bu seferde kısmet olmadı. Sanki tüm Türkiye sözleşmiş, sıraya girmişlerdi Galata Kulesi'nin önünde :)))


     Liste kabarık, sıra çok olunca etrafında birkaç fotoğraf çekinip geçtik Sultanahmet tarafına. Topkapı Sarayı, Ayasofya Müzesi'ni gezdik. İyiki dedim Müze Kartı almışım geçen sene, ilk defa işe yaradı, belki 200 kişinin önüne geçirdi bizi, üstelik bir sürü paradanda kurtardı :) Çok büyükmüş içleri, gez gez ayaklarımıza kara sular indi, çok yorulduk ama yine de merakla gezdik. Yıllar olmuştu ben gezeli, çocuk olacak yaştaydım nerdeyse, unutmuşum çoğu yerini. Kızım sayesinde tekrar gezmek nasip oldu.



                              Meşhur Nimet Abladan da biletimizi aldık, bol şans bizeeee :)))
   
                      Denize karşı yapmadan gitmeyelim dediklerimizdendi yukarıdaki :)

      Kalan diğer iki günümüzde de iki ayrı akraba ziyareti yaptık, hem onlarda hasret giderip hem gezdik. Bu arada sık sık şarjımın bitmesi nedeniyle yolumuzu kaybetmemiz, fotoğraf çekememem, arayanlarla iletişim kuramamam canımızdan bezdirince, şu adını bilmediğim ama böyle sokaklarda kalıp şarj ihtiyacı olduğunda, bilmem kaç kez şarj yapan cihazdan alınca derin bir oh çektik. Yandex.Navigasyona basınca heryere götürdü bizi. Avrasya Tünelinden hoşlanmadı kızım, denizin altında olduğumuzdan.
     Karşı tarafta İstanbul Akvaryum a gittik. Yetişkin;70tl, Çocuk;40tl. Yazık yaaa nedir bu kadar para anlamadım. Öğrenci vs. indirimi de yoktu haberiniz olsun. Hediyelik eşya bölümünden hatıra alayım diye göz gezdirinde...minyatür deniz canlıları vs. 50-60tl.den başladığını görür görmez vazgeçtim. Değdiğini bildiğim bir şeye olur diyorum ama gerçekten bazen abartıyorlar. Ben de kendimce protesto ediyorum.



İnkar edemeyeceğim; iyiki girmişiz dedik kızımla. Çok değişik ve ilginç bir atmosfer vardı içeride. Bölüm bölüm ayırmışlar, ilginç şekillerde deniz altı canlılarını nerdeyse doğal diyeceğim şekilde yerler oluşturmuşlardı. En çok Penguenleri izlerken eğlendik. Birde aynalı labirentlerde...Hatta abartıp 4 kere girdik, birbirimizi bulmaya çalıştık kızımla :))) Bir seferinde kızım aynaya bodoslama daldı :)))


Hava çok güzeldi ve daha gezeceklerimiz vardı :( Özellikle listedeki hitimiz diyebileceğimiz Dolmabahçe Sarayı...Beşiktaş taydı, Pazartesi günleri müzelerin kapalı olmasını hesap etmediğimizden içimizde kalarak döndük, bir sonraki sefere inşallah :) 
Dönüş günü erkenden Tuzla ya geçtik. Tuzla Marina, benzeri olan İzmir Forumu gezmiştik ama burası hem daha büyük, hem deniz kıyısıydı ve gerçekten özenilerek yapılmıştı. Alaçatı Sokağının bile düşünülmesi hoşumuza gitti doğrusu. Bir solukta Alaçatı ya gidip gelmiş gibi olduk :)



Her zamanki gibi denizden kopmak çok zor geldi...'yine gelecek biz' diyerek uzaklaştık ama aklımız kalbimiz denizde kaldı.(İstanbul'da değil)



4 yorum:

Julide dedi ki...

Bol sanslar bilet icin.
Ne guzel olmus kisa tatil. Biz Ist'a gittik, bir Avrasya'dan gectik o kadar :))
Beyime soyliyim de gezdirsin, ne guzelmis..

lovehouse dedi ki...

Oyy teşekkürler Jardzy ciğim :))
Eksiklerle beraber gezdik ama İstanbul gezmekle bitecek gibi değil, biz daha çok kızım odaklı gezdik. Sizde gidin doya doya gezip görün :)

Gamze Esra Ersöz dedi ki...

Ne güzel dolu dolu bir İstanbul turu olmuş :)

lovehouse dedi ki...

Evet çok mutlu olduk biz de, sonrasında eksik kalan yerleri de görmek için gelmeyi planlıyoruz :)