31 Ekim 2017 Salı

Kızım 9 Yaşında & Eskişehir & 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

     Malum kız çocukları için doğum günü organizasyonu çok özeldir. Belki bazı erkek çocukları için de öyledir. Kız çocuğu cicili bicili giyinir, mekanın süslemesinden, pastasının modeline kadar dahil olur hazırlıklara. Bizimkide o hesap, herbir ayrıntıyı ayrı ayrı düşünür ve hayallerinin gerçekleşmesini ister. Bu yıl biraz daha farklı planlar içindeydik. Birara eski sınıf arkadaşlarıyla kutlama istedi, başka bir gün ise şehir dışında kutlama yapalım gezelim istedi. Kiminle nereye gidelim konusu hallolunca, Eskişehir'de karar kıldık. Hafta sonu programı olacağından hem bizi yormasın yol kısa olsun, hemde çocukla gezilecek mekanları bol olması bakımından seçtik bu güzel şehiri.
     Nereye gidersem gideyim, öncesinde uzun bir listem olur benim; kahvaltı mekanından tutunda, gezilip görülecek yerler, akşam yemeği, konaklama vs. konusunda hazırlıklıyımdır hep. Yine güzel bir liste yaptım kızım için. Sadece onun hoşlanacağı yerleri not aldım. Eskişehir'e çok kez gitmiş olmamıza rağmen, görmediğimiz çokça yer olduğunu farkettim.
     Geziye eşimin kardeşi, eşi ve kızı ile birlikte gittik. İlk iş Sazova Parkına gittik. Park büyük olunca sonrasında yetişemeyiz diye programın başına aldık Sazova'yı. Mantıklı bir karar almışız, gez gez bitmedi, herbir bölümde bir saate yakın kaldık. Büyük küçük hepimiz çok eğlendik, merakla gezdik parkı. Çok güzel düşünülmüş gerçekten.

                                                 
                                                                    (Nuh'un Gemisi)
                                                                 
       Masal Şatosunda Gizemli Yolculuğa katıldılar. Heyecanla girdikleri turdan suratları asık çıktılar. Çok bebeksiymiş, minik çocukların hareketlerini yaptırmışlar :)))
                                                         
                                                                    (Esminyatürk)


                                         


                                                               
     Akşam yemeği sonrası, doğum gününü kutlayacak mekanı bulunca (ki kızımın mekan beğenmesi için 2 tur attık Çay'ın etrafında) oturduk. Kızım pasta gelince 'mutlu yıllar' diye çok yüksek sesle bağarmamızı istedi. Sonrasında sesimizin az çıktığını söyleyip sitem etti :))) Ayrıca pastanın üzerine 10 Yaş yazdırdığını anılarının arasına katmadan geçmeyeyim :)))
     Eskişehir'de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı cumartesi gününden başlamıştı. Porsuk Çayından geçen gondollarla gösteri düzenlenmişti. Bizim kutlama saati de o ana denk gelince, atılan sayısız havayi fişek gösterisi ve marşlar kızımın özel gününü kutlar gibiydi :) Şimdiyedek Resmi Bayramlara denk gelmemiştim bu şehirde. Allahım nasıl çoşkuyla kutlanıyormuş burda bayramlar, herkes sokaklara dökülmüştü, ellerinde Türk Bayrağı ve Atamızın resimleriyle marşlarımızı söylüyorlardı.  (Aklıma 10 Kasım anma günü geldi. Keşke dedim içimden o gün Eskişehir'de olabilsem. Atamızın ölüm yıldönümünü layıkıyla anabilecek, iliklerimize kadar hissedeceğimiz bir gün olacak diye düşündüm. Bir stadyuma yada okul bahçesine tıkılarak yapılan anma ve bayramlar var artık yurdun dörtbiryanında ama Eskişehir öyle değil çok şükür. Yanlız bu yıl dikkatimi çekti; Cumhuriyet Bayramı yurdun birçok yerinde çoşkuyla kutlandı, dileğim diğer bayram ve anmalarında bahaneler uydurulmadan aynı çoşkuyla kutlanması...)
     Çoştukça çoştuk...bir ara kendimi kaybedip korteje katılmış bağırıyordum :))) 'Atatürk ün askerleriyiz' Meşhur 'Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa...' kulaklarımda çınlıyor hala :)
     Yılmaz Büyükerşen'e olan saygım bir kat daha arttı. İsterse insan neler yapabiliyormuş onu birkez daha gördüm. Eskişehir turistik bir şehir ama bu kadar küçük bir yerde bu kadar çok gezilip görülecek yerin olması, daha doğrusu yaratılması...takdire şayan(doğrumu yazdım acaba).
     Ertesi gün Şelale Park'ta kahvaltı yaptık. Hava Cumartesi'ne göre epey soğuktu. Burası Eskişehir'i ayakları altına alan en manzaralı yer. Bol bol fotoğraf çekildik, manzarayı seyrettik sıkılana kadar.
     Ardından gezimizin son rotası Odunpazarı'na gittik. Kızım meşhur Balmumu Heykeller Müzesi'ni uzun zamandır gezmek istiyordu. Arkadaşlarından bahsini duymuştu. Atatürk köşesi inanılmaz güzel geldi bana, ailesinin balmumu heykeli, kendisininkiler ve Eskişehir deki rolü...herbir heykelin tanıtım yazısını ilgiyle ve merakla okudu, hatta bazılarını kaçırmamak için 'anne resmini çek, ben sonra okurum onları' dedi. Bazı heykellerin fotoğrafını çekmek yasaktı, illa çekilmek istiyorsanız oradaki görevliler ücret karşılığı çektiriyorlardı, biz istemedik.














          Soğukta titreye titreye Atlıhan El Sanatları Çarşısı'na gittik. Dükkanları gezerken soğuğu unutturacak takı toka ve süsler arasında kendimizi kaybettik. Burda her kesime hitap edecek şeyler var, erkek, kadın, çocuk farketmez. Epey gezip ayaklarımız ağrıyınca Çarşı da sıcak birşeyler içip dinlendik.
     Yine Cumhuriyet Bayramı kortejine katıldık, birsürü video çektim ama yayınlayamıyorum malesef.

       Kızım lületaşı dükkanlarından birinde bulunan anı defterine 'doğum günü olduğunu, gezmeye geldiğimizi vs. yazıp imzasını attı, fotoğrafını çekmeyi unutmuşum yazdıklarının.

                          Burada ilk defa Lületaşını yonttular, sert bir taş olduğunu deneyimlediler.



     Cam ve mum evinde, camın nasıl şekil alıp süs halini aldığını gördüler, çok ilgilerini çekti.
     Dönüş vakti gelip çatınca son olarak Hali gezdik. Ünlü Met ve Koz helvasından alıp, geç vakitte Ankara ya döndük.
     Yorgun ama çok mutluyduk, çünkü kızım 'şimdiye kadar ki en güzel doğum günümdü' dedi :)


Hiç yorum yok: