9 Şubat 2012 Perşembe

Kuzu-Şimal-Çınar Üçlüsü

     Bir önceki postta bahsetmiştim, kuzunun insan figürü çizemediğini öğretmeninin söylediğini. O gün görüşemedim ama ertesi gün erken çıktım işten ve kreşe kızımı almaya gittik, bu sayede Çiğdem öğretmeni ile konuşma fırsatımız oldu.

     aşkımın bahsettiklerini sordum ve evde bunları yapabildiğini anlattım. Sevindi ve şaşırdı, belkide kreşte yapmıyor diye düşündüğünü söyledi. Ayrıca her anne babanın göğsünü kabartacak şeyler söyledi, çok sosyal olduğunu, arkadaş ilişkilerinin çok iyi olduğunu, tüm aktivitelere katıldığını ve hiçbir şikayeti olmadığını belirtti. Ayrıca yemek yemek için çok gayret sarfettiğini, aslında iştahlı olduğunu ama yeterince hızlı yiyemediğinden, ona fazladan zaman tanıdıklarını söyledi. Birde çok hoşuma giden; 'Biz  onu çok seviyoruz, bizim maskotumuz, hatta başka sınıf öğretmenleri onu sevmek için geliyorlar buraya'  dedi. Nasıl duygulandım, nasıl sevindim, benim bıcırık kızımı seviyorlarmış diye... Bende zaten çok istekli olarak kreşe geldiğini, burada sevildiğinden emin olduğumu söyledim. Ve ve gerçekten bende seviyorum öğretmenlerini ama gerçekten...:) Bişey daha söyledi...kuzumu düşündüm o haliyle...ara sıra sessizce öğretmenlerinin yanına gidip sokuluyormuş onlara, belliki sevgi istiyor ve onlarda da bunu buluyor kuzum. Evde hep bana sokulur, hatta 'ilgi istiyorum, sevgi istiyorum, sevin beni' der açık açık :))) Demek ki öğretmenlerinden de bunu istiyor...
     Bir kaç akşamdır insan figürü olayına başladı kendiliğinden, foto çekmedim ama şöyle tarif edebilirim; Yuvarlak kafa, kafada 2 göz var, bazen nokta şeklinde, bazen de küçük yuvarlaklar, kafanın altına iki uzun bacak çiziyor, hepsi bu, bu figürün yanına benzerlerini yapıyor, bazıları kısa boylu oluyor, kısalar çocukmuş, ya kendi resmi yada kuzenlerinden biri olduğunu söylüyor, bende soruyorum ama nereye çizeceğini göstermiyorum, 'Kızım bunun kolları nerdeee?' Kafanın altına, kafayla bitişik, iki yana çizgiler çiziyor, elde yapıyor kendince ama her yapışında kolu hatırlatmam gerekiyor... :)
     Hafta sonu baya yoğun geçti, akrabalarımızla bütünleştik 2 gün, kah biz orda, kah onlar bizde. kuzu da hem Şimal e, hem Çınar a doydu. Hatta ara sıra ben Şimal i sevmiyorum bile dedi, işine gelince de Şimal benim arkadaşım, onu çok seviyorum dedi :))) Bol bol Çınar şunu yapamaz, bunu yapamaz, yiyemez, yürüyemez diyerek, kendinin büyük olduğunu söylememiz için destek aradı :)))
     Hepimiz birbirimize yakın oturduğumuzdan kızım kuzenleriyle sık görüşebiliyor. En güzel yanıysa, kuzu bebek gibi davrandığında Çınar dan örnek verip bu huyundan vazgeçirebiliyoruz yada Şimal ablasından örnek vererek büyüdüğünü anlatabiliyoruz. Zaten biz bişey demesek bile, kızım onlara bakarak çokşey öğreniyor, abla olduğunu ama daha çok şey öğrenmesi gerektiğini, daha da büyüyeceğini...
     Dün akşam annem, akşam yemeğine davet etti bizi, kuzu curcunada pek yemek istemez, bizimle yemedi, biraz sonra ortalık yatışınca hazırladım tepsiyi, menü çorba,yoğurt ve pilavdan ibaret, Şimal ile oynuyorlar, oturtup yedirdim. Ardından annem terbiyeli çorba hazırlarken yumurtayı görmüş elinde. Yumurta istiyorum anneanne demiş. Yok yapma etme yemez desemde annem tereyağda kırmış hazırlamış verdi elime, yanında da evde kaynattığı erik kompostosu. Şİmal içinde servis koymuş, götürdüm salona ama kesin yemez dedim. Bizimki şapur şupur nasıl yedi anlatamam, 2 bardakta komposto içti, birazda gaza geldi...'aaa nasıl yiyor, büyüyecek bu kız, sen canavar olmuşsun' (bizimki gazla çalışmaya başlamış) sözleriyle kendinden geçti, hatta korktum içten içe, midesi bulanır, fazla gelirde bişeyler olurmu diye... Şükür bişey olmadı...

Hiç yorum yok: