2 Ocak 2012 Pazartesi

Yeni Yıl 2012

       Koca bir yılı daha devirdik hayırlısıyla. Kızım büyüyor, biz yaşlanıyoruz, dolayısıyla hem seviniyor hemde üzülüyorum. 2011  bana göre zor bir yıldı, aynı zamanda da pek çok zorluğu aştığımız bir yıldı, özelliklede kuzu açısından.
N:
-Normal insanlar gibi pütürlü yemek yemeye başladı,
-Gece sütünü bırakıp, sabah akşam 1 er bardak süt içmeye başladı,
-Kusması bitti,
-Çiş-kaka olayı çözüldü,
-Çatır çatır konuşmaya başladı,
-Kreşe başladı
Maşallaaaah...
-Düzelmeyen tek bebeklik alışkanlığı, gece benimle uyumaya devam etmesi, umarım onuda bu sene aşacak İnşallaaah...
     Bizim açımızdan pek bir değişiklik olmadı, aynı evde ve aynı işte devam ediyoruz, tabi buna binlerce şükrediyoruz ama bu yıl lojmandaki son yılımız ve önümüzde ne var bilmiyoruz. Herhalde açıkta kalmayız diye düşünüyoruz, bakalım...Ayrıca milli piyangodan hiçbirşey çıkmadı, çok hayaller kurmuştuk (her yılbaşında olduğu gibi) ama yine boş çıktı. Hayırlısı olsun...
     Bu yılbaşını annem ve babamla beraber bizde geçirme planı yapmıştık ama anneciğim hasta olunca, planlar yattı. aşkım bize güzel bir sofra hazırladı, bende balıkları pişirdim, soframızda ne varsa(aslan sütü hariç), aynılarından annemlere yolladım. Bizde kuzu ile başbaşa yeni yıl kutladık :) aşklarım a ve bana sürpriz hediye almış, özellikle kuzum çok sevindi, öyle bir çığlık attıki hediyesini görünce, inanılmaz bir manzara çıktı ortaya :))) Babası kuzuma çocuklar için olandan, makyaj malzemesi almış, bütün bir gece ve hala, heryerini boyadı, boyuyor. Hatta bebeğini dahi boyamış.
Kuzucum balıkı çok seviyor iyiki, çünkü bizde balık sever bir aileyiz.
İlk defa yeni yılın ilk saatlerini yaşamadan uyuduk, ben 1,5 duble rakıyla nakavt oldum, TV.de kendimize göre bişey pek bulamadık, kızımla biraz dans ettik, şarkılar söyledik, yemeği de yiyince uyku bastırdı, sanırım 11 i geçiyordu saat uyumaya gittiğimizde. Her yıl aman, uyurken otururken girmeyelim yeni yıla diye yırtındıkta ne oldu :)))
     Ertesi gün, sabah (akşam masayı olduğu gibi bırakmıştık) uyandığımda; 'anne muftaktan sesler geliyor' deyince, sanırım kuzu kahvaltı hazırlıyor diye düşündüm, kalktığımda baktımki tatlım masayı toplamış, makineye dizmişti bulaşıkları ve 'hadi kahvaltıyı dışarda yapalım' dedi. Bayıldım doğrusu, apar topar hazırlanıp çıktık, İncek mi? Söğütlü Bahçe mi? Çukurambar mı? yoksa Çıtır Simit mi? diye diye gittik ve Söğütlü Bahçe de karar kıldık, gittik ki kapı duvar, kapanmış sanırım...
Yol bizi Ümitköy e götürdü, arada derede bir kahvaltı mekanı yakaladık, çokta memnun kaldık, kuzucum öyle güzel yedi ki inanamadık, sanırım hep hafta sonları brunch yapıcaz, sırf kuzumuz böyle yesin diye. Biz kahvaltı mekanı ararken kar yağmaya başlamıştı, çıkarken kuzuya kara dokunmasını söyledim, baya lapa lapa yağıyordu, arabamız karla kaplanmıştı, çok mutlu olduk, eve dönmek istemedik, Armada ya uğradık, kuzuya uyutup biletlerimize baktık, mağazaları dolandık, kuzu Remzi kitapevinde istisnasız 1,5 saat oyalandı, bir ikide kitap aldık kuzuma, çalışma kitabı ve hikaye.

Hiç yorum yok: